YAŞ OTUZ ALTI YOLUN
SONU
1659 yılında,
Londra'da doğan
Henry Purcell'in
klasik batı
müziğinin ilk büyük
ustaları arasında
saygın bir yeri
vardır. Çok genç
yaşta Krallık
Kilisesi'nin
müzikçileri arasına
katılmış, kısa
sürede önce kral
orkestrasının
besteciliğine, sonra
da Westminster
Kilisesi baş
orgculuğuna
getirilmiştir. Beş
yüzden fazla
yapıtını otuz altı
yıllık ömrüne
sığdıran Purcell,
sık sık Mozart'la
karşılaştırılmıştır.
Ne ikisinin de üstün
yaradılışlı birer
çocuk olmaları, ne
de hepsi birbirinden
önemli beş yüzü
aşkın beste
yapmaları değil,
ikisinin de topu
topu otuz altışar
yıl yaşamış
olmalarıdır onları
yazımıza konuk eden
neden...
Yazımızın diğer
konuk çiftinden
Norma Jean Baker,
1926 yılında
doğmuştur. Amerikalı
bu sinema
oyuncusunun bilinen
adının Marilyn
Monroe olması da bu
yazı için önemli
değildir. Gerçek
kişiliğiyle
yarattığı seksi
kadın imajı
arasındaki fark
nedeniyle, gittikçe
sinirli ve hasta bir
yapıya sahip olan
Monroe, otuz altı
yaşındayken intihar
etmiştir.
Bu çiftin diğer
ünlü kadını, birkaç
yıl önce bir trafik
kazasında ölen
Prenses Diana'dır.
Ve O'nu da "otuz
altı yaşında
ölmüştür" diyerek
yazıma konuk
ediyorum.
1884-1920 yılları
arasında yaşayan
hikayeci, Ömer
Seyfettin'dir.
O'ndan bir yaş küçük
olmasına karşılık
bir yıl daha yaşamış
ve O'nun gibi 36
yaşında ölmüş bir
diğer yazar da
Şahabettin
Süleyman'dır.
Otuz altı yaşında
ölen ve yanına da
meslektaşını
aradığım kişi şair
Orhan Veli'dir. 10
Kasım 1950'de
Ankara'daki bir
belediye çukuruna
düşen Orhan Veli bu
olayı önemsemez ve
İstanbul'a döner.
Bir kaç gün sonra,
14 Kasım Salı günü,
bir arkadaşının
evinde öğle yemeği
sırasında fenalaşır.
Hastaneye
kaldırılır. Alkol
zehirlenmesi
teşhisini koyan
doktorlar, bu
doğrultuda tedavi
uygularlar. Ancak
saat 20.00'da komaya
giren Orhan Veli,
bütün çaba ve yanlış
tedaviler sonucu
saat 23.20'de,
Cerrahpaşa'da
....................
Ölümünün nedeni,
15 Kasım 1950
Çarşamba günü çıkan
akşam gazetelerinde
"alkol yüzünden
zehirlendi" olarak
duyurulur. Ankara ve
İstanbul
radyolarının yanı
sıra, Roma, Paris
BBC ve Amerikanın
Sesi radyoları da
aynı anda tüm
dünyaya duyururlar.
Oktay Akbal da bu
haberi radyodan
öğrendiğini söyler
ki bakın kim
duyurmuştur:
"Orhan Veli'nin
ölümünü 14 Kasım
1950 akşamı Ankara
Radyo'sundan,
Dranas'ın ağzından
duymuştum. O gün
İstanbul'da ölmüş,
Dranas da
konuşmasında bunu
hemen
dinleyicilerine
bildirmişti."
16 Kasım günü
Sanat Dostları
Cemiyeti tarafından
yüzünün mulajı
(kalıbı) alınır,
ardından otopsi
yapılır. İşte asıl
ölüm nedeni o zaman
anlaşılır: Beyin
kanaması...
17 Kasım'da
cenazesinin
kaldırılacağı
Beyazıt Camii'nin
önündeki kahveler
saat 11.00'de
dolmuş, saat
12.00'de ise
kalabalık öbek öbek
toplanmaya
başlamıştır. Kimler
yoktur ki cenaze
töreninde...
Cuma namazından
sonra kılınır cenaze
namazı, ardından
Divanyolu'ndan
Gazeteciler
Cemiyeti'nin önüne
getirilir. Cemiyetin
bayrağı yarıya
çekilmiştir. Birkaç
dakikalık duraklama,
yazıcı esnafının son
selamıdır. Cenaze
Sirkeci'ye kadar
eller üzerinde
taşınırken, bütün
arabalar durup yol
verir. Kimi sorar:
- Kim bu?
- Bir şair!...
Bir Mehmetçik
'rap' diye selam
durur.
Bütün kitapçılar
kepenk kapatır. Bu,
şaire son hürmettir.
Rumelihisarı'na
doğru yol alan
cenazenin en önünde
'Yaprak' dergisinin
çelengi ve arkada
diğer çelenkler
vardır. Bunlardan
biri, Editörler
Cemiyeti'nin çelengi
dikkat çeker; çünkü
'Editerler' diye
yazılmıştır...
Urumelihisarı'na
oturmuşum;
Oturmuş da bir
türkü tutturmuşum:
mısraları vasiyet
kabul edilerek
Aşiyan Mezarlığı'na,
güzel bir havada,
samimi bir sevgi
ile..........
Ölümünden sonra
Kaynak ve Varlık
dergileri tarafından
"Orhan Veli'nin
mezarı" için bir
kampanya başlatılır.
Kaynak dergisi 25
kuruş iken, bu
çağrıya para
gönderenlerin bir
kısmı ve bağışları
şöyledir: Suat Taşer
(5TL), İbrahim
Cücenoğlu (5TL),
Kemal Özgür (5TL),
M. Surullah Arısoy
(5TL), Osman Atilla
(5TL), A. Tufan
Şentürk (5TL),
Mehmet Haşmet (5TL),
Zihni Hazinedaroğlu
(5TL), Nihat Kuşlu
(2.5TL), Rıza R.
Öztoprak (2.5TL),
Asım Saraç (2.5TL),
Hale Eroğlu (2.5TL),
Cenap Şahabettin
Gedikoğlu (2.5TL),
Kemal Çal (2.5TL),
Ayhan Hünalp (1TL),
Mehmet Batar (1TL),
Cahit Tuncer
(1TL)....
Abidin Dino
hayatının en acı
verici projesini
hazırlar; bir mezar
projesini. Toplanan
paralarla; Mimar
Nevzat Kemal'in
uyguladığı bu
projenin üzerine
Profesör Emin Barın
da şu satırları
yazar:
ORHAN VELİ
1914 - 1950

Orhan Veli'nin
yanına Sunay Akın ya
da Akgün Akova'nın
isimlerini yazmaktan
korktum hep. Neyse
ki ikisi de 36
yaşlarını
devirdiler... Fatin
Hazinedar ise otuz
altı yaşına bastığı
zaman içinden "Hadi
hayırlısı bakalım"
demiş, bir seneyi
nefesini tutarak
geçirmiştir...
Üçüne de nice mutlu
yıllar dilerken,
otuz altı yaşımı
merakla
bekliyorum...

Genç bir şair
Dizelerinin
üstüne çıkıp
Kendini asarken
bir otel odasında
Göğüslerinde
Orhan Veli damgalı
Onlarca bebek
dünyaya gelir
Zeynep Kamil'de
Doktorların beyaz
elleri arasında
(Fatin Hazinedar)