1962 yılında
Ankara'da yayımlanan
bir gazetede şu
haber çıkar: "Nazım
Hikmet vatan
hainliğine devam
ediyor." Nazım
Hikmet'in Vatan
Haini adlı
şiirinden, üç sütun
üstüne, kapkara
haykıran puntolarla
yazıldığını
öğrendiğimiz bu
haberin yanına
Amerikan amirali "Vilyamson'un"
resmi konur. O
günlerde de Amerika,
(çıkarları
doğrultusunda) bazı
ülkelere para
yardımı (!) yapardı.
Türkiye bütçesine
yaptığı 120 milyon
liralık hibe için
Nazım Hikmet'in
yorumu: "Amerikan
emperyalizminin yarı
sömürgesiyiz"
şeklindedir. Bunun
üzerine söz konusu
başlık atılır:
"Nazım Hikmet vatan
hainliğine devam
ediyor hala"
Nazım Hikmet bu
suçlamaya karşı,
"Evet, vatan
hainiyim" der ve
devam eder:
Siz
vatanperversiniz,
siz yurtperversiniz,
ben yurt hainiyim,
vatan hainiyim.
vatan
çiftliklerinizse,
kasalarınızın ve
çek defterlerinizin
içindekilerse vatan,
vatan, şose
boylarında
gebermekse açlıktan,
vatan, soğukta it
gibi titremek ve
sıtmadan kıvranmaksa
yazın,
fabrikalarınızda
al kanımızı içmekse
vatan,
vatan,
tırnaklarıysa
ağalarınızın,
vatan, mızraklı
ilmühalse, vatan,
polis copuysa
ödeneklerinizse,
maaşlarınızsa vatan,
vatan, Amerikan
üstleri, Amerikan
donanması, Amerikan
topuysa,
vatan,
kurtulmamaksa kokmuş
karanlığımızdan, ben
vatan hainiyim.
Nazım Hikmet,
daha önce de
defalarca vatan
hainliğiyle
suçlanmıştır. Ayrıca
onu savunanlar da
paylarını
almışlardır bu
suçlamalardan. Orhan
Veli, Oktay Rifat ve
Melih Cevdet Anday
bunlardan
birkaçıdır. 1950
yılında Nazım
Hikmet'in
hapishaneden
çıkarılması için
yapılan kampanyaya
katılan bu üçlü
açlık grevine yatar
ve Yaprak'ta bu
yolda yazılar
yayımlarlar. Bu
eylemler gerici,
sağcı çevrelerce
vatan hainliği ve
Moskova uşaklığı
olarak yorumlanır.
Bunun üzerine
15.05.1950 tarihli
Yaprak'ta şu
açıklamayı yaparlar:
"Bir şairin
öldürülmesine
gönlümüz razı
olmadığı için, sırf
onu kurtarmayı
istediğimizi
belirtmek için iki
gün aç durduk.
Niyetimiz kimseyi
tehdit etmek
değildi, sadece
şairlik borcumuzu
ödemekti. bununla
beraber fırsat
düşkünü yazar bu
hareketimize siyasi
bir mana vermeye
kalkıştı. Bizi,
yabancı ülkelerde
memleketimiz
aleyhinde yapılan
menfi propagandalara
alet olmakla
suçlayanlar çıktı."
Aslında Orhan
Veli, bu olaya karşı
cevabını yıllar önce
yazdığı Vatan İçin
şiirinde de
vermişti:
Neler yapmadık şu
vatan için!
Kimimiz öldük;
Kimimiz nutuk
söyledik.
Özel televizyon
kameramanlarından
biri, bir gün çekim
sırasında göz altına
alınır. Nedeni,
görevini yapması,
yani ortadaki haberi
çekmesidir.
Götürüldüğü merkezde
vatan hainliğiyle
suçlanır. Kameramana
yapılan suçlama şu
diyaloglardan sonra
gerçekleşir:
-Bu çekimi neden
yaptın?
-Müdürüm çekmemi
söyledi, ben de
çektim.
-Müdürün köprüden
atla dese sen de
atlayacak mısın?
-!!!???
-Vatan haini
misin ulan sen!
Kameramanın
aklına Bernard
Shaw'un şu sözleri
gelir ama, bulunduğu
ortam onu korkutur
ve söyleyemez:
"Vatan aşkı, siz
orada doğdunuz diye
bir ülkeyi
ötekilerin üzerinde
tutmaktır."
Kameraman ertesi
gün çıkarıldığı
Cumhuriyet
Başsavcılığı
tarafından
takipsizlik kararı
ile serbest
bırakılır.Kararın
suç bölümünde "....
suçuna iştirak"
yazılıysa da
Cumhuriyet
Başsavcısının
verdiği karar, dil
hatalarıyla birlikte
aynen şöyledir:
"Sanık, yukarıda
suçtan hakkında kamu
davası açılan sanık
........ ile
birlikte televizyon
programı yapmak
amacıyla olay
yerinde bulunduğu,
gösterilen suça
karıştığına dair
delil bulunmadığı
anlaşılmakla, sanık
hakkında takibat
icrasına yer
olmadığına, karar
örneğinin şikayet
edene bildirilmesine
CMUK'un 164. ve 165.
maddeleri uyarınca
itiraz yolu açık
olmak üzere karar
verildi."
Formaliteler
tamamlandıktan sonra
tamamen serbest
kalan kameraman,
adliyeden çıkınca
çevresindekilere
bakarak Halim
Şefik'in İllet
şiirini bağıra
bağıra okur:
Sayın baylar
bayanlar
Ayıptır söylemesi
Bende
Vatan aşkı var
Adliyenin önündeki
kalabalığın bir
kısmı kameramanın
sevincini
anlayabilirdi ama,
çoğunluğun şaşkın
bakışları arasında
arabasına binen
kameraman,
yeryüzünde
birbirinden ilginç
yasaklar olduğunu
bilmiyordu. Örneğin:
birkaç büyük
aşiretten oluşan
Güney Kore'de 688
yıllık bir yasaya
göre aynı soyadını
taşıyan erkekle
kadın birbiriyle
evlenemiyor. Ama
dediğimiz gibi
farklı soyadlarının
sayısı iki elin
parmaklarını biraz
geçiyor. Tam olarak
on iki soyadı var
Güney Kore'de.
İsterseniz bir de
Suudi Arabistan'daki
yasağa bakalım:
"Erkekleri tahrik
ettiği ve cinsel
çağrışımlar yaptığı"
gerekçesiyle
kadınların topuklu
ayakkabı giymesi
yasak. Saçma da olsa
bir sebebi var ama,
acaba Ohio'da
kadınların rugan
ayakkabı giymelerini
yasaklayan kanunun
nedeni ne olabilir?
Amerika'daki tek
ilginç kanun bu
değil. Örneğin:
-Nevada'da
develerle otoyollara
çıkmak ve bıyıklı
erkeklerin kadınları
öpmesi yasak;
-Pennsylvania'da
çöp ve tozları
halının altına
süpürmek yasak;
-Connecticut'ta
amuda kalkarak
sokaklarda dolaşmak
yasak;
-Maryland'da
midyelere kötü
davranmak ve mutfak
evyelerini
temizlemek yasak;
-California'da
özel avcılık belgesi
olmayanların fare
kapanı kurması
yasak;
-Oklahoma'da
köpeklere dil
çıkarmak ya da mimik
yapmak yasak;
-Batı Virginia'da
ağzı soğan kokan
çocukların derse
girmesi yasak;
-Florida'da
yalnız yaşayan, dul
ya da boşanmış
kadınların pazar
günleri öğleden
sonra paraşütle
atlamaları yasak.
Bizim ülkemizde
de birbirinden
ilginç yasaklar var.
Yollara çöp atmak,
tükürmek vb. yasak
ama, bomba konma
ihtimali yüzünden
pek çok yere çöp
tenekesi koymak da
yasak, vapur
tuvaletlerinin
açılması da yasak.
Bunların dışında,
yıllar önce kibrit
kullanımını
yaygınlaştırmak için
çıkartılan 'çakmak
taşıma' yasağı hala
yürürlükteymiş.
Hatta kümes
hayvanlarının
ayaklarından tutarak
taşımak da yasakmış
ülkemizde.
Kameramanımızın
bir araştırma
yapması gerekirdi.
Belki de o anki
nüfusu iki yüz otuz
sekizi geçen bir
caddede, adliyeden
çıkıp bağıra-çağıra
şiir okumak
yasaktır. Ve bu
durum karşısında
kameramanımız yine
vatan hainliğiyle
suçlanabilirdi.
Tüm bunlar
karşısında "kimdir
gerçek vatan haini?"
diye sorarsak; en
güzel yanıtı ömrü
boyunca vatan
hainliğiyle suçlanan
Nazım Hikmet'ten
alabiliriz.
Şiirimizin üç
atlısının da vatan
hainliğiyle
suçlanmasına (!)
neden olan şairimiz
Saat 21-22 Şiirleri
adı altında yazdığı
7 Aralık 1945
tarihli şiirinde...
Bursa'da havlucu
Recebe
Karabük
fabrikasında
tesviyeci
Hasana düşman
fakir - köylü
Hatçe kadına
ırgat Süleymana
düşman,
sana düşman, bana
düşman,
düşünen insana
düşman,
vatan ki bu
insanların evidir,
sevgilim, onlar
vatana düşman.