Aaaa! DENİZ
1975 yılının Eylül
ayında Varlık
Dergisi'nde
yayımlanan 'Son
Konuğuma Mektup'
başlıklı yazı, "Can
Alıcıma" diye başlar
ve şu cümlelerle
biter; "Biraz daha
iyi yaşayabilmek
için, bunca güzelim
bu yeryüzü uğruna
bile, sana bir kırpı
olsun bile ödün
verdim mi? Yaşamayı
hak etmeye
çalıştığım gibi,
ölümü de hak etmek
istiyorum. Bu hakkı
bana tanı! Çünkü bu
sonsuz güzellikler
açan güzelim
dünyaya, ben de
gücümce güzellikler
katmaya çalıştım.
Bir güzel ada,
atlasta görülmeyecek
denli küçük diye yok
sayılabilir mi?
Benim katkım da
atlasta görülmeyecek
denli küçücük olsa
da var. Ne mi
yaptım? Ortaçağ
simyacıları taşı
altına çeviremedi.
Ama ben bir
simyacıyım, göz
yaşlarımı gülmeceye
çevirerek dünyaya
sundum. Saygıyla,
gel bekliyorum."
Bu çağrıyı yapan
Aziz Nesin, 18 sene
sonra, 2 Temmuz
1993'te, Sivas'ta,
Pir Sultan Abdal
Kültür
Şenlikleri'nde
yaptığı konuşmadan
sonra Madımak
Oteli'nde yakılmak
istenir. 37 aydının
ölümüne neden olan
yangından şans eseri
kurtulan Aziz Nesin,
Rıfat Ilgaz gibi bu
acıyı uzun süre
taşıyamaz yüreğinde.
Türkiye tarihinin en
alevli günlerinden
biri olan Madımak
yangınının ikinci
yılında, 5 Temmuz
1995'te, hem de
Sivas Acısı adlı
şiir kitabının
yayımlandığı sırada
son konuğunu
ağırlar. Sivas Acısı
kitabında yer alan O
Andan Önce adlı
şiirinde;
Dilerim o anda
Dayanılmaz ağrılarım
sancılarım olmasın
Ve o andan bir an
önce
Bu yarıdan çok
görmeyen gözlerimle
Bir genç şairin ilk
kitabını
Okumaya çalışıyor
olmalıyım
Hem de notlar alarak
kıyısına her şiirin
dileğinde bulunan
Aziz Nesin,
ölümünden bir kaç
saat önce Çeşme'de
bir imza günü
yapmıştır. Yazın en
sıcak günlerinden
birinde, kitabını
imzalatmaya
gelenlerin arasında
mutlaka bir genç
şair de vardır. Ve
ilk kitabını
vermiştir O da,
büyük bir
sıkılganlıkla...
İthafa yazacağı
cümleyi saatlerce
düşünüp
imzalamıştır...
Yüreği böyle bir
azizlik yapmadan
önce de mutlaka o
kitaptan mısralar
okumuştur Aziz
Nesin...
9 Temmuz 1995 Pazar
günü, bir radyoda
yaptığım kitap
programında, ilk kez
kitap dışında bir
konuşma yapmış, Aziz
Nesin'in 4. Pir
Sultan Abdal Kültür
Şenlikleri'ndeki
konuşmasının tam
metnini okuyarak
aynı suça ortak
olduğumu
duyurmuştum. Uzun
olan bu konuşmanın
ortasında verdiğim
arada, tamamen şans
eseri çalınan şarkı
da "Seni Şimdiden
Özledim" olmuştu...
Yazarlığı kadar
cimriliği (yoksa
tutumluluğu mu
demeli?) ile tanınan
Aziz Nesin,
okuyucularına karşı
hiç de cimri
değildi. Her zaman
çağırıldığı söyleşi
ve imza günlerine
gitmeye çalışırdı.
Bu yolculuklarda
genelde arkadaşları
O'na eşlik ederdi.
İşte yine böyle bir
yolculuk sırasında,
Müjdat Gezen'in kullandığı araba ile Bursa'ya gitmektedirler. Gemlik Körfezi'ne
yaklaştıkları sırada Müjdat Gezen
şu uyarıyı yapar:
-Önümüzdeki tepeyi aşınca denizi
göreceksin. Sakın şaşırma.
Buna rağmen tepeyi
geçince büyük bir
şaşkınlık kaplar
Aziz Nesin'i. Hatta
sağ elinin parmağını
ön cama çarpar,
denizi gösterip
"Aaaa! Deniz..."
diye bağırırken.
1942 yılında yazdığı
şiirle Müjdat
Gezen'i uyaran kişi
de Orhan Veli'den
başkası değildir...
Gemliğe doğru
Denizi göreceksin;
Sakın şaşırma.
|