Bu başlığın
altında, Warner
Bros'un kadın
artistlerinin
dedikodularını
yazmaya başlamama
şaşırmayın. Alexis
Smith, Katharine
Aldrige ve Georgia
Carrol adlı üç kadın
artist 'Uzun Boylu
Kızlar Kulübü'nü
kurmuşlardır. Bu
kulübe, boyu
1.75'ten aşağı
olanlar kabul
edilmezken, amaçları
da uzun boylu
olanları, uzun boylu
olmanın
kusurlarından
kurtulmalarına
yardım etmektir.
Suzanno
Tamaro'nun Anima
Mundi adlı
kitabından birkaç
satır okumadan önce
bu kulübün 1942
yılında kurulduğunu
belirteyim.
"Ne var ki,
kendimi ne kadar
zorlarsam
zorlayayım, aklıma
bir şey gelmiyor. Ne
bir davranış, ne bir
cümle, ne de
gülümseme. Yalnızca
onun kano gibi
kullandığım kocaman
ayakkabıları
geliyordu aklıma."
Yazar ilerleyen
sayfalarda bu kişiyi
biraz daha tarif
ederek, kim olduğunu
açıklar: "Babam bir
metre seksen beş
santim boyundaydı,
kilosu da doksan
kadardı. Kocaman
ayakkabılar giyerdi,
çamaşır sopası
küreğim olurdu,
böyle gezerdim
odanın içinde."
Tıpkı yeğenimin
iki yaşındayken,
kırk beş numara
ayakkabılarımla
oynaması gibi. Zaten
bu satırlar da bana
o görüntüleri
hatırlattı. Eh!
boyumun bir metre
doksan iki
santimetre olduğunu
yazarak övünüyorsam
da bir şiirimdeki
Basketbol
antrenmanından sonra
Topluca aynı
otobüse bindik.
Otobüsün boy
ortalamasını
yükselttik.
mısralarının
yalan olduğunu, hiç
bir zaman antrenman
yapacak kadar
profesyonelce
basketbol
oynamadığımı da
itiraf etmeliyim.
"Önemli olan
şiirin ya da şairin
boyu değil, şiirin
ve şairin işlevidir"
diyorsunuzdur.
Katılıyorum ama,
izin verirseniz
başlamışken
şairlerimizin
boylarından
bahsedelim biraz.
Yazılarımızın
olmazsa olmaz konuğu
Orhan Veli ile
başlayalım, mizah
yazarı olan kardeşi
Adnan Veli'nin
yazdıklarıyla:
"Küçüklükten beri
zayıf, çelimsiz bir
bünyesi vardı.
Öldüğü vakit 1.82
boyunda, 62 kilo
ağırlığında idi."
Orhan Veli kadar
tanınmasa da aynı
kulvarda şiir
koştururdu Rüştü
Onur. 1942 yılında,
henüz 22 yaşındayken
şiir pistlerine veda
eden şair için Salah
Birsel'in yazdığı
'saygı' yazısına
kalem uzatalım:
"Uzun boyluydu.
Esmer, yağız bir
yüzü vardı."
"Boyu uzun,
şiirleri kısa" bir
şairimiz vardır.
Sunay Akın'a böyle
takılır Akgün Akova.
Sunay ise boyu kısa,
şiirleri uzun olan
Akgün'ü şöyle
anlatır: "Akgün
Akova'nın yolu bir
gün Eyfel Kulesi'ne
düşer. Kulenin
asansöründen aşağıya
inerken iki uzun
boylu Fransız
sevgilinin
durmaksızın
öpüştüğünü görünce 'Kiss,
Kiss' güler.
Şairimizi güldüren
uzun boylu iki
sevgilinin öpüşmesi
değil, asansör
kabininin Japonlarla
dolu olmasıdır!...
Akgün Akova'nın
boyunun Japonlardan
pek de uzun
olmadığını
söyleyerek olayı
gözünüzün önünde
canlandırmanızı
diliyorum!..."
Akgün'e telefon
ederek, boyunun ne
kadar olduğunu
sordum. Bir metre
yetmiş santim
olduğunu söyledikten
sonra ekledi:
"Şairlerin boylarını
araştıracağına,
örneğin ilk cinsel
deneyimlerini
araştır. Daha çok
ilgi toplarsın..."
Haksız sayılmaz
ama, biz bu konuyu
bir başka yazı
konusu olarak kenara
not ederek yolumuza
devam edelim. Kırık
Kibrit şiirinde,
Her kapı eşiğinde
Çocuk mezarı diye
takıldığınız
45 numara
ayakkabılarımla
İçinde etleri
çürüyen
Bir çocuk cesedi
taşıdığımı nasıl da
bildiniz.
diyen Sunay Akın,
boyunun uzun
olduğunu Dağ Yolu
şiirinde de
vurgular:
Benden kısadır
boyun
Bir köy
otobüsünün,
Dağa tırmanması,
Gibi uzanırsın
Dudaklarıma
Katılmaz oldu
nicedir yolumun
Tozu dumana
Şiiriyle büyük
olduğu gibi boyuyla
da büyüktür Nazım
Hikmet. Bunu Cenaze
Merasimim adlı
şiirinden
anlayabiliyoruz:
Bizim avludan mı
kalkacak cenazem?
Nasıl
indireceksiniz beni
üçüncü kattan?
Asansöre sığmaz
tabut,
Merdivenlerse
daracık.
Moskova'ya
gittiğinde O'nun
evini gezen Oktay
Akbal, bu konuda şu
açıklamayı yapar:
"Merdivenler o kadar
daracık değil. Niye
O'na öyle gelmiş?
Zaten tabutunu
burdan indirmişler,
asansöre
sokmamışlar.
Herkesin oturduğu
bir apartman katı
işte. Dili olsa
anlatsa!"
İlhan Berk, Kül
adlı kitabında
kendini şöyle
tanıtıyor: "İlhan
Berk, 1918, Manisa,
boy 1.70, göz: kara,
renk: buğday."
Bununla kalmaz
şairimiz ve Cihat
Burak, Ece Ayhan ve
Sait Faik için
şunları söyler:
"Cihat Burak: Şişman
mıdır? Şakir Ağalar,
Zekai Efendiler,
Arif Beyler
şişmanlığındadır.
Boyu? Boyu yoktur ya
da bütün 1915
doğumlu Aksaraylılar
gibi bir insan
boyundadır. Ece
Ayhan; uzun boylu
mudur? Değildir. Bir
Malta Yahudi'si
boyundadır ve
saçlarını hiç
uzatmamıştır. Sait
Faik; sözcüklerle
ayağa kalktığında
uzun boyludur."
Mina Urgan ise,
Bir Dinozorun
Anıları adlı
kitabında tanıdığı
pek çok şair ve
yazar hakkında bilgi
verir bize. İşte
bunlardan biri:
"Cahit Sıtkı,
neredeyse benim
boyumda, ufak tefek
bir adamdı. Hiç
biçimsiz değildi;
ufak boyuttaydı
sadece. Bir
Çinlininkiler gibi
çekik gözleri
vardı."
"İstanbul diyince
aklıma stadyum
gelir" diyen Bedri
Rahmi Eyuboğlu'nu
utandırmak istemeyen
şairlerimizin bir
futbol takımı vardır
ve halı saha
maçlarında önlerine
geleni
yenmektedirler.
Halbuki bir basket
takımı kursalardı
Rüya Takım 3'ü bile
zorlayabilirlerdi.
İğnelemeleriyle
uzun bilinen
Süleyman Nazif,
Trabzon Valiliğinde
Bekir Sami Bey'e
rakip olur.
Kendisine Sami Bay'i,
soranlara şu cevabı
verir: "O, uzun
boyluların en
akıllısıdır."
1955 yılında
Akbaba Mizah
Yayınları tarafından
yayımlanan
Meşhurların
Nükteleri adlı
kitaptaki bu fıkrayı
okurken, telefonum
çaldı. "Alo"ma
karşılık veren
tanıdık bir sesti ve
şiir okumaya
başlamıştı:
Şairlerden
Benim kadar uzunu
yok
Bakıyor görüyorum
İsterdim şairlik
gücümün
Biraz daha az
olmasını
Biraz daha uzun
Biraz daha çok
Biraz daha
anlayış
Beklemek istemek
için
R özürlü bu sesin
sahibini, Can
Yücel'in Cenaze
Dönüşü şiirinde
görürüz:
Anlaşıldı bu
R'lerin intikamı
Onlar yuttu
Özdemir Asaf'ı.