DEVRİMİN ŞİİRSEL
TANIMI
Uzayda, üzerinde
canlıların yaşadığı
bir gezegen daha
varmış. Onlar da
tıpkı bizler gibi,
yer, içer, uyur,
sevişir, çalışır ve
pek tabii ki
okur-yazarlarmış.
Dünyalılara o kadar
benzermişler ki her
konuda kavgaları
eksik olmazmış. Her
neyse konumuzu daha
fazla dağıtmadan,
bana anlatılanların
konumuzla ilgili
bölümlerine geçelim.
Günün birinde
gezegenin önemli
edebiyat
dergilerinden
birinde ayaklanma
olur. Cümleler
Birliği tarafından
yapılan açıklamada
insanlar suçlanır;
Bizler bütün
yazıların yükünü
çeken cümleler, siz
insanlar tarafından
hep geri planda
tutulduk. Güzel bir
yazı için
birbirinizi
kutlarken, aksi
durumda ne kadar
kötü bir cümle diye
bizleri
aşağıladınız. Bütün
bunlara daha fazla
katlanamayız. Bundan
böyle tüm yazı
işlerine Cümleler
Birliği olarak el
koyuyoruz.
Devrimimiz hayırlı
uğurlu olsun.
Gel zaman git
zaman insanların
yaptığı hataları
cümleler de yapmaya
başlar. Bir bildiri
yayımlayan Kelimeler
Birliği, Cümleler
Birliğinin
insanlardan daha
kötü olduğunu ilan
ederler: Yanlışları
düzeltmek için
devrim yaparak başa
gelen Cümleler
Birliği'ni artık
tanımıyoruz. Güzel
bir cümle, ancak şu
kelimeyi
değiştirmeliyiz
diyerek hep bizleri
suçladılar. Artık
canımıza tak dedi.
Bundan böyle tüm
yazı işlerine
Kelimeler Birliği
olarak el koyuyoruz.
Yaşasın Kelimeler
Birliği, Yaşasın
devrimimiz.
Tahmin edeceğiniz
gibi Kelimeler
Birliğinin devri de
pek uzun sürmez. Bu
kez devrim yapmak
isteyen Heceler
Birliğidir. Onlar
da ilk planda
başarılı olurlar
ama, genelde hiç
sesleri çıkmayan,
hatta çoğunluğun
varlıklarından bile
haberi olmadığı bir
grup daha vardır ve
Biz Harfler Birliği
olarak... diye
başlayan bir bildiri
yayımlarlar. Artık
tüm yazı işlerinden
Harfler Birliğinin
sorumlu olduğunu
söyleseler de
Cümleler Birliğinden
o güne dek olduğu
gibi o günden sonra
da tüm bu
birliklerin
dışındaki çalışmalar
da sürer gider.
Harfler Birliği'nin
yaptığı devrim de
son devrim olmaz.
Uzun bir uzay
yolculuğunu, kara
deliklerin
yardımıyla çok kısa
zamanda tamamlayarak
dünyamıza dönelim ve
biraz da kendi
dünyamızda olanları
inceleyelim.
Yazının icadından
ne kadar sonra edebi
yazılar yazılmaya
başlandıysa da
başlangıcından bu
yana bir hayli yol
alındı. Her değişime
taraf olanlar olduğu
gibi karşı çıkanlar
da eksik değildi.
Elbette ilk olarak
aklıma gelen Garip
hareketidir. Çok
olumlu yankılar
bulup, kendisine
taraftar topladıysa
da, Yusuf Ziya Ortaç
gibi ...sizi, bu
hayasızlığın
suratına tükürmeye
davet ediyorum
diyenler de
çıkmıştır.
Dünya dünya
olarak kaldığı
sürece bu iki uç
nokta da dünya
üzerinde yer
alacaktır. Tıpkı
Orhon Murat
Arıburnunun Diyet
şiirinde söylediği
gibi:

Bir üzerinde
çürütürsün
Bir içerinde
Ne biçim dünyasın
böyle
Bir yudum
suyundan içtikse...
Devrim ve
edebiyat hakkında
güzel harfler,
harika cümleler,
mükemmel kelimeler
çok iyi cümleler
nasıl olsa
yazılmıştır. Onun
için ben sizlere
devrimin şiirsel
tanımını yapayım,
Sunay Akının Devrim
şiirinden
yararlanarak:
Temiz kalan tek
yerdir devrim
bütün bir yıl
kirlenen duvarda
ama görebilmek
için
asıldığı çividen
indirilmelidir
yaprakları biten
takvim
Zorbalara
direnmektir devrim
bir çocuğun
annesinin
çantasından aldığı
paraları
altına
gizlediğini
söylememiştir
dövülen
hiçbir halı
İçindeki
yaşamaktır devrim
dikiş kutusunun
ve toplu iğneler
gibi
bir arada olmayı
gerektirir
karşı koyabilmek
için zulmüne
makas denilen
patronun
Gece ışıklar
arasında koşmaktır
devrim
ateş böceklerini
yakalamak isteyen
çocukların
peşine takılır
gün gelir
yanıp sönen mavi
ışıkları
polis
arabalarının
Kağıt bir gemidir
devrim
bütün gemiler
hurdaya çıksa da
sonunda
taşıdığı özgürlük
şiiriyle
batmadan yüzer
nicedir
dünya sularında
Kim bilir kaç
yunus görmüş
kaç deniz
gezmiş...
Devrimin tarif
edildiği şiire de
bir devrimcinin ismi
ancak böyle
girebilirdi.
Ursula K. Leguin
Mülksüzler adlı
kitabından şu
cümleler de aklımda
kalmış: Devrimi
satın alamazsınız.
Devrimi
yapamazsınız. Devrim
olabilirsiniz ancak.
Devrim ya
ruhunuzdadır ya da
hiçbir yerde...
Orhan Velinin
Oktay Rifat ile
birlikte yazdığı
Ağaç şiirini
bilirsiniz:
Ağaca bir taş
attım;
Düşmedi taşım,
Düşmedi taşım.
Taşımı ağaç yedi;
Taşımı isterim,
Taşımı isterim!
Şairlerin bu
şiirle attıkları
taş, zamanın Ağaç
dergisinedir ve
Ursula K. Leguinin
kimi devrimcilere
attığı taş gibi
adresini bulmuştur.
Gerçek devrimci
olmak için denizin
kokusunu unutmamak
gerekiyor. Deniz
Kokusunu Sabahattin
Kudret Aksal şöyle
açıklıyor:
Günün denizde
geçti
Bir tutam olsun
kokusundan
Alıp da evine
götürdün mü?