KAPIMIZA DAYANAN
KAMYON
Zaman makinesinin
icadından sonra,
bana "hangi zamana
gitmek istersin?"
diye soran olursa,
hiç düşünmeden
vereceğim yanıt; "21
Ağustos 1942"
olacaktır. Neden mi?
21.8.1942
Cumhuriyet Hanı'nda;
Ne güzel bir
geceydi!
Sabaha karşı yağmur
yağdı.
Güneş doğdu, ufuk
kana boyandı;
Çorbam geldi, sıcak
sıcak;
Kamyon geldi
kapımıza dayandı.
...
Orhan Veli ile
birlikte Keşan adlı
şiirinde bahsettiği
geceyi yaşayabilmek
ve kamyon kapımıza
dayanana kadar
O'nunla birlikte
konuşabilmek için...
İlk önce can dostu
Oktay Rifat'ın Yolcu
adlı şiirini
okuyacaktır Orhan
Veli;
Hiç aklına gelmedi
mi
Sabah sabah
gideceğim
Önce kamyon, sonra
tren
Susurluk yolundan
Ve bakışım akşam
vakti ağlamaklı
İki yandan akan
ağaçlara
Ardından da
ekleyecektir;
"yıllar sonra
Susurluk'ta bir
kamyon kazası
olursa, bu şiiri
hatırla ve Oktay
Rifat'ın bu şiirde
neden kamyonla treni
yan yana
kullandığını düşün.
<<Kamyon kazası
yerine tren kazası
olsaydı, neler
ortaya çıkardı?>>
sonucuna
ulaşacaksın."
"Nedir hayat? Bir
zaman! Nedir zaman?
Bir kaza! Nedir
kaza? Bir hayat,
yeni bir hayat..."
diye başlayıp yine
Orhan Pamuk'un Yeni
Hayat'ından yaptığım
alıntıyla konuşmaya
devam edeceğim;
"Bana asıl
kurtuluşunun, yeni
hayata doğru ilk
çıkışının trafik
kazasıyla
gerçekleştiğini
söylemişti... Doğru,
kazalar çıkıştır,
çıkıştır kazalar...
Melek o çıkış
zamanındaki sihrin
içinde görülür ve o
zaman hayat
dediğimiz kargaşanın
asıl anlamı
gözlerimizin önünde
belirir. O zaman
döneriz evimize."
Kamyonları anlatmaya
devam edecektir
Orhan Veli, hem de
Orhan Pamuk'a nazire
yaparak; Bak
karşıdaki Sessiz
Ev'den biri
bağırıyor;
<<Koridorun ucundaki
pencereden
kaymakamlık
yapısının
arkasındaki bir evin
duvarı gözüküyor.
İnsanı arkasında ne
olduğunu merak
ettiren bu duvarın
önünde bir kamyon
durmuş, arka
tekerleklerini
görüyorum. Sigaramı
bitirdim, yangın
kovasına bastırıp
içeri girdim.>>"
Ben de sokaktan
geçen ve büyük bir
çıpa taşıyan
kamyonun kulağıma
fısıldadıklarını
açıklayacağım O'na;
"Bu çıpa benden
denize selam
götürüyor, sen de
Yannis Ritsos'a
selam söyle, çünkü O
beni Graganda ile
ölümsüzleştirdi."
Duvara işeyen ölü
gömücü unutuyor
işemeyi
Başı havada,
bakıyor, kulak
kabartıyor,
dinliyor,
Cebinde kendi
anahtarını arıyor -
bulamıyor
Ve birden bir
kamyondan bir çıpa
indiriyorlar
Beş dalgıç götürüyor
onu nöbetçi eczaneye
"Beş dalgıcın
ardından o nöbetçi
eczaneye sen de gir.
Çünkü Akgün
Akova'nın babası bir
trafik kazası
geçirmiş. Çabuk ol,
ne gerekliyse al ve
Baba Bana Bağırma'ya
yetiş."
Sakallarını
yüzlerinde
Yüzlerini
sakallarında unutan
adamların
Ve ısırgan
tarlalarındaki
parçalarının
Uğur Mumcu'yu biz
yapan bombanın
Hiç unutmadım.
Uzak yakın tüm
tuzakları baba
Yolun ezdiği bir
kamyonsun sen
"Eczacı Sunay
Akın'ın Harç isimli
şiirinin iyi
geleceğini söyledi:"
Daha kamyonlar
dolusu
Kum elenir
İnşaat önlerinde
Ayıklanır gibi
Bir cinayetin ayak
izleri
"Cinayet izlerinin
silinmesi kolaydır
ama, üç harf üç ay
hapse neden
olabilir. Can
Yücel'in Oniki şiiri
bunu sana öğretir:"
Yılmaz'ın seyrinden
kapıp getirdiler
Siyasi Koğuşa Garip
Güzel'i
Hayvanına <deh>
diyeceğine,
yanlışlıkla hükümete
<...> demiş...
Aksak ayağına emsal,
sekerek
anlattıklarından
anladığım kadarı;
Halde arabacılara
hasım giden
kamyoncular Garip'in
başını yemiş;
Hemi kamyoncuların
komisyoncusu
aleyhindeki en
birinci şahit
...
Bu sırada sokakta
gürültüler artar.
Orhan Veli ile
birlikte pencereye
koşarız. Adamın
birisi çığlık
çığlığa
bağırmaktadır.
"Kim bu?"
"Tanımıyor musun? O
Kaptan. Ursula K.
Leguin'in Mülksüzler
romanındaki Kaptan."
Bu sırada "Kaptan
bir şey diyemeden
uzaklaştı. Kızınca
adamlarına ve
kalabalığa daha sert
davranıyordu. <yolu
açın!> dedi. Duvara
yaklaşırken.
<Kamyonlar geliyor,
kaza çıkmasın!>"
"Bir kamyon hiç kaza
yapmak ister mi
sence?"
"Kamyonlar da
istemez, başkaları
da. Ama ne yaparsın
ki vardır böyle
tehlikeler. Bu
yüzden Langston
Hughes Yavrum
şiirini uyarı olarak
yazmıştır. Yazmıştır
da Mersedes'iyle
Bucak Bucak kaçanlar
şiir okumaz ki..."
Albert!
Hey Albert!
O yolda oynama
oğlum.
Kamyonları görmüyor
musun,
Vızır vızır
geçiyorlar
Biri çiğneyi verir
seni
Ölürsün yavrum
Albert, oynama o
yolda oğlum.
Orhan Veli'nin
kendisinden sonra
yazılanları nasıl
bildiğini merak
edenlere not: Zaman
makinesi bozulduğu
için zamanınıza
dönemiyorum.
Sorunuzu elli sekiz
yıl sonra,
karşılaşabilirsek
yanıtlayabileceğim!...
|