|
TARTUFFE'ÜN
MOLYER'İN HAYATINDAKİ YERİ
Moliere'in hayatını üçe ayırırlar: Birinci devre, gençlik
devresi. Paris'te geçer (1622-1645). Fikri terbiyesi bakımından en mühim mesele
budur. İlk klasik tahsilini Clermont kolejinde (bugünkü Lycee Louis-le Grand),
Cizvit papazlarının yanında yapan genç Poquelin sonradan Gassendi'den felsefe
dersleri alır. Bu iki zıt tesir, bir taraftan Cizvit papazlarının mistik
terbiyesi, öbür taraftan Gassendi'nin maddeci, epikürcü filozofisi Moliere'in
kafasında birtakım muvazenesizlikler, birtakım şüpheler uyandırır. Bunlar bir
adamın hayatından bahsederken söylenen beylik sözlerden değildir. Onu bir nevi
imansızlığa götürecek olan o şüpheyi Fransız edebiyatı tarihiyle uğraşanlar,
Tartuffe piyesinin Moliere'in ruhundaki ilk tohumları sayıyorlar. Bu devrenin
Moliere'in yetişmesinde hissesi olan öteki tesirlerini -belki de bunlar daha
esaslarıdır- Tartuffe bahsiyle alakalı görmediğim için geçiyorum.
İkinci devrede Moliere'in hayatı taşrada geçer (1645-1658). Bunu
sönük bir devre sayıyorlar. Kralın huzurunda bir temsil verip, ondan heyeti ile
beraber, Petit-Bourbon salonunda yerleşme müsaadesini alır. Çabuk göze giren
kumpanyasına az zaman sonra Troupe de Monsieur ismini verirler. Ama Moliere'in
ilk büyük muvaffakiyeti 1659 senesinde Gülünç Kibarlar komedyasını oynamak
suretiyle kazandığı muvaffakiyetidir. Burada sanatkar hakiki şahsiyetini, hakiki
yolunu bulmuş, dehasının ilk alametlerini burada göstermiştir.
Bunu takip eden senelerdeki birkaç muvaffakiyeti ona da,
Racine'le Corneille gibi, birçok düşman kazandırır. Bununla beraber kralın
himayesine mazhar olmuştur. Kral onu 1661'de sarayda kurulan tiyatronun başına
geçirir, 1622'de Madeleine'in kızı Armande Bejart'la evlendirir, çocuğunu manevi
evlatlığa kabul eder, emrine bir daire ayırır, Versailles'da Chambord'da, Saint-Germain'de
verilecek temsillerin idaresi işini ona bırakır. Moliere sanatının en yüksek
merhalesine bu senelerde yükselmiştir. Bu sıralarda yazdığı Tartuffe (1664),
komedinin hiçbir zaman erişemediği bir mükemmeliyet derecesindedir. Buna rağmen
büyük gürültülere sebep olur. Onu dine hücum etmekle suçlandırırlar. Kral,
Moliere hakkındaki bütün iyi düşüncelerine rağmen, bu piyesin temsilinin yasak
edilmesine karşı duramaz. Yasak beş sene sürer. Mücadele ile geçen bu beş sene
içinde Moliere beş mükemmel eser daha yaratır:
Don Juan (1665), Adamcıl, Zoraki Hekim (1666), Amphitryon (1668),
Cimri (1668).
Büyük müsaadeden sonra Moliere sadece eğlenceli piyesler, farslar,
pastoraller, baleler yazar. Ömrünün sonuna doğru meydana getirdiği iki büyük
eser, Bilgiç Kadınlar (1672) ile Hastalık Hastası (1673) müstesna, bütün
komedileri bu müsaadenin verdiği sevinçle meydana getirilmiş hafif eserlerdir.
TARTUFFE MÜCADELESİ: Tartuffe'ün ayrı bir eser kadar
güzel olan mukaddemesinde Moliere şöyle der:
"İşte hakkında çok dedikodu edilmiş bir komedi. Uzun zaman
takibata uğradı. Bu eserde oynattığım şahsiyetler pekala gösterdiler ki
kendilerini Fransa'nın en kuvvetli insanlarıdırlar. Şimdiye kadar bütün musallat
olduklarımdan ziyade. Markiler olsun, precieuse'lerle boynuzlular olsun, tefe
konmaya az çok tahammül ettiler; herkesle beraber, onlar da işin alayındaymış
gibi göründüler, ama yobazlar, asla. İlkin bir korktular, nasıl olurmuş da
cesaret edip onlarla alay edermişim, pek akılları almadı, bunca namuslu insanın
mensup olduğu bir yolu nasıl kepaze edermişim. Öyle bir cinayetmiş ki yaptığım,
dünyada affedemezlermiş. Hepsi bir olup ayaklandılar.
Piyesi dostlarımın reylerine arz ettim. Ötekinin berikinin
tenkitlerini topladım. Yapabildiğim bütün tashihler, kralla kraliçenin
hükümleri, piyesime huzurlarıyla şeref veren sayın prenslerin, muhterem
nazırların takdirleri, eserimi faydalı bulan birçokları kamil adamın şahadeti,
hiçbiri, hiçbiri kar etmedi."
İlk üç perde birinci defa olarak, 12 Mayıs 1664'de, Versailles'da,
Ondördüncü Louis'nin Matmazel de La Valliere şerefine verdiği büyük müsamerede
oynanmıştı. O kadar göze battı, bir takım insanları o kadar kuşkulandırdı ki
kral eserin halka gösterilmesini yasak etmek zorunda kaldı. Bu hadise üzerine
Moliere'in düşmanları ayaklandılar. Saint-Barthelemy rahibi Pierre Roulle,
Ondördüncü Louis için bir methiye neşretti. Orada kraldan 'Ondördüncü Louis,
krallar kralı' diye bahsediyor, Moliere'e de şiddetle saldırıyordu. Onu 'insan
kılığına girmiş şeytan' diye anlattıktan sonra diri diri yakılmasını istiyordu.
İşte o zaman Moliere krala bir arıza gönderdi. Aynı üç perde, ikinci defa
olarak, 25 Eylül 1664'de Villers-Cotteret'de saray erkanına tekrar edildi.
Netice yine menfi idi.. Moliere, bu sefer, sağda solda, kendisini koruyacak
başka adamlar aradı. Cardinal Chigi'nin müsaadesiyle 29 ikinciteşrin 1664 ve 8
ikinciteşrin 1665 tarihlerinde eseri tamam, yani beş perde olarak, Prais
civarındaki Raincy şatosunda, hamisi Prince de Conde'nin huzurunda oynadı.
TARTUFFE SAHNEDE: Tartuffe, meşhur müsaadeden sonra,
sarayda ve ekabirin huzurunda, üstüste yirmi sekiz defa oynandı. Müellifinin
sağlığındaki temsil adedi yetmiş yedidir. Moliere'e en çok para kazandıran
piyeslerinden biri de budur. 1680'den 1932'ye kadar yalnız Comedie-Française
sahnesinde 2256 defa oynanmıştır. Bütün dünyada en çok temsil edilmiş piyeslerin
ön safında gelir. İsimlerini tarihe sadece Tartuffe oynayarak geçirmiş
sanatkarlar vardır.
Tartuffe'ün, zamanında bu kadar gürültüye sebebiyet veren bir
piyes olmasının sebebi, Moliere'in ondan evvelki komedilerindeki alayları,
hicivleri yüzünden başına bela kesilen düşmanlarıdır. Bu düşmalar kralın
mütemadi lütuflarına mütemadi şefaatlerine mazhar olan Moliere'e pek el
uzatamıyorlardı. Böyle bir piyesi fırsat bildiler. Menfaatleri din
dalaverelerine bağlı birtakım insanı, Moliere aleyhine ayaklandırdılar. 'Din
tehlikede' diyorlardı. Allahın büyüklüğünü ve kilisenin şerefini muhafazaya
memur 'Compagnie du Saint-Sacremnet' adlı gizli cemiyet Tartuffe'den bir tek
satır bile okumamış binlerce insanı Tartuffe aleyhtarı yaptı. İşin kötüsü,
bunların içinde Bossuet gibi Bourdaloue gibi aklı başında sanılan adamlar da
vardı. Bourdaloue, 'Sermon sur I'hypocrisie - Riyakarlık üstüne vaiz' adlı
eserinde Moliere'i insanları hak yolundan ayırmak cürmiyle suçlandırıyordu;
diyordu ki: 'Moliere, dinsizliği değil, onu bahane ederek dini kötülüyor'.
Oysaki, Moliere, büsbütün tersine, insanların kötü niyetlerinin en temiz hisleri
bile nasıl berbat ettiğini göstermek istemişti. Zaten Moliere'in kastı şu bu
insana değildi. Şahsiyetlerde tecelli eden adetlere, daha doğrusu kusurlara idi. |