Yıl 1962, yer
İstanbul'da Galata
Kulesi'nin
çevresindeki
sokaklardan biri.
Fransız diplomat
Louis de Chenier ve
Yunanlı bir annenin
çocukları dünyaya
gelir. Ünlü Fransız
şair Andre Chenier.
1767'de annesiyle
birlikte Fransa'ya
yerleşen ama,
Fransız Devrimi'nin
pençesinden
kurtulamayan şair, 7
mart 1794'te
tutuklanır. Saint -
Lazare zindanında
diğer tutuklular
savunmalarını
yazarken, O avluya
çıkabildiği
zamanlarda topladığı
kurumuş yapraklara
şiir yazar ve bu
yaprakları kirli
çamaşırlarıyla
dışarıya gönderir.
Sıra mahkeme gününe
gelip yargıç önüne
çıkarıldığı zaman,
savunmasını
yazmadığını söyler.
Ölüm cezasına
çarptırılır. Halbuki
savunmasını yazanlar
serbest
bırakılmıştır.
Robespierre'nin
düşmesine iki gün
kala idam edilir.
Kimi kaynaklara göre
asıldı, kimi
kaynaklara göre başı
giyotinle kesildi.
İdam edilmeden önce
başını iki elinin
arasına alan şair:
"Yazık, bu kafanın
içinde daha çok şey
vardı" der. Tarih,
25 Temmuz 1794'tür.
(2)
Ah ölüm uykusuyla
kapanacak gözlerim!
Gideceğim bir
anda
Yazacağım son
şiirlerimdir bunlar
benim,
Dört duvar
arasında
Tutuklu olduğu
sıralarda yapraklara
yazıp, iç
çamaşırlarıyla
dışarı kaçırdığı
Iambes (Manzum
Yergiler) adlı
şiirinde böyle diyor
Andre Chenier. (3)
Özellikle 18.
yüzyılda yaşayan bir
Fransız şair olması
ve bu şiiri
yapraklara yazması,
bir anda Orhan
Veli'yi getirdi
aklıma, daha doğrusu
Orhan Veli'nin
çıkardığı Yaprak'ı.
"Acaba, dedim, acaba
olabilir mi?" Neden
olmasındı. "Derginin
adının neden
Yaprak'tı?"
sorusunun cevabını
aradım, Andre
Chenier'in
yapraklarını
öğrendikten sonra.
Bulunca da
yanıldığımı öğrenmiş
oldum. Yine de güzel
bir benzetme olmuştu
benim için. İşin
aslını Melih Cevdet
Anday'ın bir
yazısından
öğreniyoruz:
"Derginin tek bir
sayfa olması
önerisi, demek ki
adı, Sabahattin
Eyuboğlu'ndan geldi.
Eğer biz 15 günde
bir gönlümüzce tek
bir yaprak
çıkarabilirsek daha
ne isterdik... Çoğu
değil, özü
amaçladık.
Yazılarımızı kısa
tutmaya değil,
söyleyeceklerimizi
uzatmamaya dikkat
ettik..." (4) Mahmut
Dikerdem, biraz da
parasal nedenlerle
bu fikrin kabul
edildiğini ekliyor.
İsmini bile
öğrenemediğim ünlü
(!) bir frenk,
arkadaşına yazdığı
mektubu şu notla
bitirir: "Kusura
bakma, vaktim
olsaydı daha kısa
yazardım." (5)
Sanırım Melih
Cevdet'in
söylediklerine bunu
da ekleyebiliriz.
Yaprak Dökümü'ne
geçersek; Orhan
Veli'nin 28 sayılık
(Son Yaprak ile 29)
Yaprak'ından sonra,
Mayıs 1954'de Nedret
Gürcan'ın
yayımladığı aylık
şiir dergisi Şairler
Yaprağı 34 sayı
yayımlanmış.
Almanya'da, Stutgart
Türk Öğrenci
Birliği'nin yayın
organı olarak senede
iki sayıdan (her
sömestre bir sayı)
toplam 17 (18 de
olabilir) sayı çıkan
Yaprak var. Daha
sonra Mayıs 1962'de
yani Yaprak'tan 12
yıl sonra Mes'ut
Yaşar Tunçsiper'in
sorumluluğunda
yayımlanan, 14
sayısını
bulabildiğim Yaprak,
Mayıs 1963'e kadar
yayımlanabilmiş.
21.07.1964 tarihinde
Orhan Tezcan'ın
sorumluluğundaki
dergi Yapraklar
adıyla yayımlanmış
ama, yayın hayatını
pek fazla
sürdürememiş o da ve
9. sayıdan, yani 30
Mart 1965'ten sonra
yayımlanamamıştır.
Aradan 24 yıl geçer
ve bu sefer Sunay
Akın, Akgün Akova ve
Ramazan Üren Yeni
Yaprak adıyla bir
dergi çıkarmaya
girişirler. Bu
derginin yayın
hayatı da 16
sayıdır. Sonuçta
Orhan Veli'den
sonraki 5. yaprak da
tarihe karışır. Ama,
Yaprak Dökümü
bitmez. Ağustos 1995
- Ocak 1997
tarihleri arasında
19 sayı yayımlanan
Bir Gıdım Yaprak'ın
(A Piece of Leaf),
bu dergiler arasında
bambaşka bir yeri
vardır. Çünkü, Ali
Sarıkaya tarafından
Amerika'da
yayımlanmıştır.
Bu
dergileri daha
detaylı olarak
tanıtmadan önce bir
başka Yaprak'tan
daha bahsetmek
istiyorum. Mayıs
1911 yılında, 15
günde bir
İstanbul'da
yayımlanan Yaprak
isimli "edebi,
içtimai, felsefi"
bir dergi daha
bulunmaktadır. Ömer
Lütfü'nün
yayımladığı bu dergi
ancak 3 sayı
çıkmıştır. Orhan
Veli'den önce ve
eski Türkçe olarak
yayımlandığı için
incelemeye almadım.
(6)
YAPRAK
(01.01.1949)
Bu derginin
yayımlanma fikri,
ilk olarak 1948
yılının sonlarında
Mahmut Dikerdem'in
evinde yapılan bir
arkadaş toplantısı
sırasında doğdu. İlk
sayı ise 1 Ocak
1949'da Ankara'da
yayımlandı. Her ayın
birinde ve on
beşinde çıkması
planlanmıştır ve ilk
12 sayı bu şekilde
aralıksız yayımlanır
ama, 15 Haziran
1949'dan 1 Kasım
1949'a dek yaz
tatili nedeniyle ara
verilir. Bundan
sonra 1 Haziran 1950
tarihli 28. sayıya
kadar da yine
düzenli olarak
yayımlanır. Derginin
üzerinde Orhan
Veli'nin sıfatı
"Sahibi ve yazı
işlerini fiilen
idare eden" olarak
yazılıdır.
Derginin aslında
bir fikir dergisi
olması düşünülmüşse
bile, bu şekilde
fazla bir kitleye
ulaşamayacaklarına
inanılmış ve
edebiyatla dergiyi
okutmak,
yaygınlaştırmak
amaçlanmıştır. (7)
Derginin ilk
sayısının masrafları
Mahmut Dikerdem
tarafından
karşılanmış. Necati
Cumalı, Mahmut
Dikerdem'in
kendisine verdiği
500 lira (derginin
15 kuruştan
satıldığı göz önüne
alınırsa, miktarın
büyüklüğü daha rahat
anlaşılır) ile
ilgili bir anısını
şöyle anlatıyor:
"500 lirayı
aldıktan sonra
Mehmet Sarıgül,
Orhan Veli ve ben at
yarışlarına gittik.
Mehmet at sevgisine
kumar karıştırmaz,
oynamazdı. Oysa
atların durumunu
herkesten iyi
bilirdi. Mehmet
söylüyordu, Orhan
ile ben
olanaklarımız
ölçüsünde
oynuyorduk. Sıra
Arapların koşusuna
geldi. Ünlü Haydar
koşuyordu. Geçilmesi
olanaksız bir attı.
Saat cebimi tuttum,
Orhan'a takıldım.
-Haydar'a 100
ganyan, 100 plase
oynayalım mı?
İkisi de hiç
düşünme dediler.
Oynamadık. Oynasak
20 lira
kazanacaktık. Kötü
para değildi. Yine
de oynamadığımıza
pişman değildik.
Yaprak'ın parasına
dokunmadığımız için
ayrı bir yürek
rahatlığı
duyuyorduk." (8)
Dergi daha sonra,
estek köstek kendini
idare etse bile, bir
ara Orhan Veli
dergiyi çıkarmak
için paltosunu satar
ve kışın ortasında
ceketle dolaşır.
Böylece iki sayı
çıkarılabilir. Son
sayıyı çıkarabilmek
için başka şeyleri
satar Orhan Veli:
Abidin Dino'nun
kendisine hediye
ettiği resimleri.
Abidin Dino, Orhan
Veli'nin kendisini
ziyarete geldiği bir
günkü olayı şöyle
anlatıyor:
"Yüzü bir karış,
upuzun bembeyaz.
Dilinin altında bir
şeyler vardı
besbelli, bir süre
şişe açma aleti gibi
kıvrılıp kalmış,
sonunda ağzındaki
baklayı
çıkarmıştı.Ona
hediye ettiğim
resimler vardı ya
onları satabilir
miydi? 'Son sayıyı
çıkarmak için başka
çare kalmadı'
demişti, boğuk bir
sesle ve müthiş
utanarak. Ne
demekti, daha kaç
tane resim isterse
vermeye hazırdım,
yeter ki alıcı
bulunsun! Biraz
neşelendi ama, alt
tarafı Yaprak
dergisinin
cenazesine bir
çelenk
hazırlıyorduk." (9)
İlk sayı, meşhur
Alış-Veriş şiir ile
başlar. Sabahattin
Eyuboğlu'nun
Edebiyat verir
yalın söz alırız
Şarkı verir türkü
alırız
mısralarına
herkes bir şeyler
ekler. "Meta verir
fizik alırız"
mısrasını Nusret
Hızır; "Salon verir
sokak alırız"
mısrasını Mahmut
Dikerdem söyler. (7)
(Bütün şiiri
Sabahattin
Eyuboğlu'nun yazdığı
da söylenmektedir.)
Bunun dışında bu
sayıda Orhan
Kemal'in İstasyonda
adlı öyküsü, Oktay
Rifat'ın Kervan
isimli şiiri, Jean
Cocteau'dan Sınama,
Sabahattin
Eyuboğlu'nun Üç Yol
adlı yazıları
vardır. Ayrıca Erol
Güney'in hazırladığı
Batıdan Haber ve
Melih Cevdet'in
hazırladığı
Amerikalı Zenci
Şairlerden Örnekler
birkaç sayı sürer.
Mahmut Dikerdem, M.
Fırtınalı takma
adıyla genelde
politik yazılar
yazar. (Mahmut
Dikerdem o sıralarda
Dışişleri
Bakanlığı'nda devlet
memuru idi ve devlet
memurlarının
herhangi bir yerde
yazmaları yasaktı.)
11. sayıdan sonra bu
yazıları Yaprak
imzasıyla yazmaya
başlar. Çünkü resmi
makamlar
şüphelenerek Orhan
Veli ve Erol Güney'e
baskı yapmaya
başlamışlardı.
Derginin tek
sayfa olması bile
çeşitliliğini
azaltmıyordu. Pek
çok köşe vardı.
Örneğin; 'Her Sayıda
Bir Kelime.' Son
zamanlarda yazı ve
konuşmalarda en çok
geçen kelimelerden
birinin kısa
açıklamasının yer
aldığı bu köşede
idealizm, hümanizma,
demagoji kelimeleri
açıklanır. Ayrıca
yeni çıkan kitaplar
tanıtılır, diğer
dergilerin son
sayılarına yer
verilir.
Yaprak'ın 28
sayılık serüveni
boyunca pek çok şiir
ve yazı yayımlandı.
Orhan Veli, Oktay
Rifat, Sait Faik,
Necati Cumalı, Ahmet
Muhip Dranas,
Langston Hughes,
Sabahattin Eyuboğlu,
Fazıl Hüsnü
Dağlarca, Cahit
Sıtkı Tarancı, La
Fontaine, Ceyhun
Atuf Kansu, Metin
Eloğlu, Erol Güney,
Walt Whitman, Cevdet
Kudret Solok, Orhan
Kemal, Ziya Osman
Saba, Jacques
Prevert, Melih
Cevdet Anday, Mehmet
Emin Yurdakul yazı,
şiir, hikaye veya
çevirileriyle yer
aldıkları gibi;
Abidin Dino ve Bedri
Rahmi Eyuboğlu resim
ve desenleriyle
katkıda bulundular.
Ama bu isimlerin
dışında yardım
edenler de vardı.
Örneğin evli
olanların eşleri de
bir yandan abonelere
gönderilecek
dergileri
hazırlamaktaydılar.
Yaprak 01.06.1950
tarihinde 28.
sayıdan sonra
kapanır. Tabii ki
siyasi baskılar da
vardır işin içinde.
Bu olay en çok Orhan
Veli'yi etkiler.
Çünkü kendisini
dergiyle
bütünleştirmiştir.
Meyhaneden çıkmaz
olur. Taa ki...
Bir süre sonra
bembeyaz bir Yaprak
çıkarmayı
düşünürler. Bu sayı
sadece abonelere
gönderilecektir.
Amaç olan bitene bu
şekilde cevap
vermek, protesto
etmektir. Ne yazık
ki perişanlık ve
dağınıklık
içerisinde bu
düşünce de
gerçekleştirilemez.
Orhan Veli'nin
ölümünden sonra
işler değişir.
Sabahattin Eyuboğlu,
Mahmut Dikerdem'e
yazdığı mektupta
şunları söyler:
"El alem Orhan'ın
şiirini nihayet
anlamaya çalışırken,
biz cesedini
gömebilmek için akla
karayı seçtik."
Bu kadar kederin
arasında Sabahattin
Eyuboğlu'nun aklına
Orhan Veli özel
sayısı olmak üzere
son bir Yaprak
çıkarmak gelir. Bunu
da o mektupta Mahmut
Dikerdem'e yazar.
(10)
Ve 01.02.1951
tarihinde Orhan Veli
özel sayısı
yayımlanır. Adı Son
Yaprak'tır. Meziyet Bölükbaşı yazı
işlerini fiilen
idare eder. Abidin
Dino, Oktay Rifat,
Melih Cevdet Anday,
Cahit Sıtkı Tarancı
ve Sabahattin
Eyuboğlu'nun
yazılarına Orhan
Veli'nin öldüğünde
cebinden çıkan Aşk
Resmigeçidi isimli
şiiri, eksik
olmasına karşılık
eklenir. Bir diş
fırçasına sarılı
bulunmuştur ve diş
macunu lekeleri bazı
erlerin okunmasını
engeller.
Belki de
tarihimizin en
önemli edebiyat
dergisi 28 sayı ile
son bulur. Ama
ölmez... Gerek
kendinden sonra
yayımlanan Yaprak ve
Yaprak türevi
isimlerle, gerekse
anlatmaya
çalıştıklarının
anlaşılıp,
yaygınlaşmasıyla
yaşar. Zaten amaç da
bu değil mi?... (11)
ŞAİRLER YAPRAĞI
(1954)
Bu araştırmada en
büyük haksızlık
Şairler Yaprağı'na
yapıldı. Tabii ki
amaç bu değil ama,
bütün aramalarıma
karşılık sadece dört
sayıyı bulabildim.
Mayıs 1955 (13.
Sayı), Şubat 1956
(20. Sayı) ve bir
arada yayımlanan
Mayıs - Haziran 1956
(23. ve 24.
Sayılar). Bu
sayıların satış
bedelleri 25 kuruş.
Nedret Gürcan'ın
sahibi olduğu ve
yazı işlerini
yürüttüğü Şairler
Yaprağı, Dinar'da
yayımlanmaktaydı.
Logolarında
"Türkiye'nin Tek
Şiir Dergisi"
olduklarını
belirtseler de bu
konuda yanılıyorlar.
İlk sayısı 1 Ocak
1948'de çıkan Kaynak
adlı bir şiir
dergisi var ki
Haziran 1956'ya
kadar 113 sayı
yayımlanmıştır.
(Sahibi: Avni
Dökmeci; Yazı İşleri
Md.:Turhan Dökmeci)
(12) Buna göre
Şairler Yaprağı,
24.sayısına kadar
Türkiye'nin tek şiir
dergisi değildir.
Bu derginin 34
sayı yayımlandığını
Orhan Albayrak'ın
hazırladığı,
Türkiye'de Gazeteler
Ve Dergiler
Sözlüğü'nden
öğreniyoruz. Şairler
Yaprağı'nın son
sayısı (tahminen)
Nisan 1957'de
yayımlanmıştır. 20
sayfalık (16+4) bu
dergide Garip
hareketinin etkileri
görülmektedir. Şiir
dergisi olduğu için
bu üç sayıda toplam
48 şairin ismine
rastlanıyor.
Bunlardan en fazla
göze batan isim;
Oktay Rifat'tır.
Ayrıca; Sait Faik,
A. Kadir, Attila
İlhan, İlhan Berk,
Salah Birsel, Tarık
Dursun K., Özdemir
Nutku, Abdullah Rıza
Ergüven, Jülide G.
Ergüven, R. Maria
Rilke, Ümit Yaşar
Oğuzcan, Ahmed Arif,
Aşık Veysel
Şatıroğlu, Esin
Sakızlı, Nedret
Gürcan, Mehmed
Kemal, Türkan
İldeniz, Mahmut
Makal, Güner Sümer
isimleri de
bulunmakta.
Tabii ki şiirden
başka, şiir üzerine
eleştirel yazılar da
bulunmakta Şairler
Yaprağı'nda. Bir
diğer özelliği de
13. sayıda
belirtildiğine göre,
dergiye ilk yılında
okuyucularından1500
şiir gelmiş. Bu
şiirlerden seçilen
15 şiir o sayıdan
itibaren yayımlanır.
Şubat 1956 tarihli
20. sayısında ise
bir soruşturma
yapılmış: "1955
yılında yayımlanmış
en beğendiğiniz
roman, hikaye ve
şiir kitabı
hangisidir?"
Yazık oldu
Şairler Yapraği'na
da... (13)
YAPRAK (1960)
Stutgart Türk
Öğrenci Birliği'nin
yayın organı olan bu
derginin, 16.
sayısına göre yazı
kurulu: Celil
Anadere, Ayşen Ener,
Sümer İçsel, Faruk
Kardıçalı,
Sabahattin Yentür ve
Yüksel Pazarkaya'dan
oluşmaktadır. Dergi
hakkındaki bilgileri
de şahsen Yüksel
Pazarkaya vermiştir.
"Toplam 17 ya da
18 sayı yayımlandı.
Fotomekanik yöntemle
çoğaltıyorduk.
Öğrenci olduğumuz
için her sömestre de
bir sayı çıkarmayı
uygun bulduk. Biz
mezun olduktan sonra
da derginin yayın
hayatı sona erdi.
Orhan Veli'nin
Yaprak dergisini
düşünerek bu ismi
verdik ve bunu da
ilk sayıdaki bir
yazıda belirttik.
Türk makamlarınca
'zaten komünist bir
derginin adını
kullanıyorlar, ne
bekleyebiliriz ki bu
gençlerden?'
eleştirisi (!)
getirilse de Alman
makamlarınca 'hiç
değilse Almanca yazı
yayımlıyorlar' diye
desteklendik. Hatta,
elinizdeki bu 16.
sayının arka
kapağında,
Almanların resmi bir
kuruluşunun (Des
Instituts Für
Auslandsbeziehungen)
ilanı vardır.
Kısa sürede
Almanya'daki
öğrenciler arasında
bilinen bir dergi
oldu. Hatta bir süre
sonra Türkiye'den de
yazanlar oldu. Şimdi
hatırlayabildiğim
isimler: Oktay Akbal
ve Nüvit Özdoğru'dur."
On altıncı
sayının kapağını
Metin Şahinoğlu,
grafik tasarımını
ise Tarhan Gürman
yapar. Yazılarda:
Dr. Hikmet
Kıvılcımlı, İbrahim
Güzelce (DİSK Genel
Sekreteri ve Basın -
İş Sendikası Genel
Başkanı), Ergün
Göknel, Şükrü Üstün,
Mehmet Edeş;
Sabahattin Yentür,
Tanju Üner, Nadi
Günday, İsmail Çöl,
Yüksel Pazarkaya,
Friedrich Kochwasser,
Dr. Phil, R. W.
Sauss imzaları
varken; şiirlerde
Ceyhun Atuf Kansu,
Yüksel Pazarkaya,
Barış Aksoy, Rıfat
Adak, Şükrü Üstün,
Ş. Avni Ölez ve
Mehmet Meriç
isimlerini
görüyoruz.
YAPRAK (1962)
Yıl 1962, mayısın
15'i... İzmir'de
Mes'ut Yaşar
Tunçsiper'in sahibi
ve yazı işleri
müdürü olduğu Yaprak
(idare Md.: Ersin
Alakuş, İdare
Memuru: Enver Güleç)
on beş günde bir
yayımlanmak üzere 30
kuruş fiyatla
satılmaya başlanır.
Dört sayfadır. Her
ne kadar 15 günde
yayımlanacaklarını
duyursalar da 2.
sayı 15 Haziran'da
çıkar, daha sonra da
bir türlü düzenli
yayımlanamaz. Ta ki
15 Mart 1963'e
kadar. Bu tarihte
derginin boyutu
küçültülür ve sayfa
sayısı 20'ye
çıkartılır. (Bundan
önce 6 sayfa çıkan
9. sayı hariç hepsi
4 sayfadır.) Bu
Yaprak "Seri - 2"
olarak ve 15 günde
bir düzenli olarak
yayımlanır. 100
kuruştan satılır
ama, ancak 5 sayı
dayanabilir.
Yaprak'lar içinde en
çok değişime uğrayan
budur. Logosunu üç
kere, boyutunu ve
fiyatını iki kere
değiştirirler.
Mes'ut Yaşar
Tunçsiper'in Batı
Buhranı, Batı
Buhranı Karşısında
Batılılar, Batı
Buhranının
Öğrettikleri, Türk
Edebiyatı Nerelere
Gidiyor?, Her
Yenilik Sanat
Değildir, Yazı ve
Konuşma Dilimiz
Birbirinden
Ayrılıyor adlı baş
yazıları günümüzde
de çokça söylenen,
yazılan ve
tartışılan konular
olarak karşımıza
çıkıyor. Çevirilere
de yer veriliyor.
Andre Maurois'in
Hayalet adlı
hikayesi; Uhland'ın,
Gitanjali'nin,
Chamisso'nun,
Muhammed İkbal'in
şiirleri Türkçe'ye
çevrilmiş. Çeşitli
sayılarda Mustafa
Kemal Atatürk,
Peyami Safa, Orhan
Veli ve Mevlana ama
bir yazıyla, ama
sayının neredeyse
tamamıyla anılmış.
Sadece edebiyata
değil, Klasik Türk
Musikisine de yer
verilmiş zaman
zaman. Çeviri
hikayelerinin
dışında Türk
yazarlarının
hikayeleri de
bulunuyor. Ersin
Alakuş'tan İhtiyar
Dostum, Yolcu ve Sen
Geldin Ya!; Yılmaz
Bozkurt'tan Bir
Düşlük Beylik, Vehbi
Cem Aşkun'dan Yol
Arkadaşı, bu
hikayelerden
birkaçıdır. Şiir ise
Yaprak'ta en çok yer
alan unsur; en çok
yer verilen şairler
ise Işık Özmen,
İbrahim Yurdören,
Dilek Çatalkaya,
Sevim Atilla ve
Timuçin Ova olmuş.
Yapraklar
içerisinde Orhan
Veli'nin Yaprak'ına
en uzak olanı budur.
Ama esinlendikleri
de bir gerçek. Her
ne kadar bunu
belirtmedilerse
bile... (14)
YAPRAKLAR (1964)
1 Ağustos
1964'te, İstanbul
Laleli'de, Orhan
Tezcan'ın sahibi ve
sorumlu yönetmeni
olduğu aylık fikir
ve sanat dergisi
yayımlanır. Adı
Yapraklar'dır.
Adından da
anlaşılacağı üzere
sayfa adedi
fazladır. 8 yaprak,
yani 16 sayfadır.
İlk sayı 100
kuruştan satılır
ama, ikinci sayıda
zamlanır ve son sayı
olan 9. sayıya kadar
da 125 kuruştan
satılır.
Jean Paul
Sartre'ın Yazmak
Nedir? başlıklı
yazısı, Adnan
Benk'in çevirisiyle
ilk sayıda
yayımlanmaya başlar
ve 6 sayı sürer.
Bunun dışında Juan
Goytiloso'dan Onat
Kutlar'ın
çevirisine,
T.S.Eliot'tan Akşit
Göktürk'ün
çevirisine, Raymond
Williams'dan Gürkal
Ayral'ın çevirisine
yer verilir.
Hikayeler de vardır
yine; J.D.
Salinger'den
Teknenin Orada (çev:
R. Tomris), James
Joyce'den Evelin (çev:
Tektaş Ağaoğlu),
Adnan Özyalçıner'den
Asfalt, Ferit
Edgü'den Devam
bunkardan
birkaçıdır.
Eleştirilere yer
verildiği gibi şiire
de önem verilmiş.
Sennur Sezer, Ülkü
Tamer, Edip Cansever,
Ataol Behramoğlu,
İsmet Özel, Arif
Damar, Behçet
Necatigil, Özkan
Mert, Cevat Çapan (Philip
Larkin, Lawrence
Durrel ve Cesare
Pavese
çevirileriyle),
Cemal Süreya (Guillaume
Apollinaire ve Max
Jacob'tan
çevirileriyle), Adli
Moran (Emily
Dickinson
çevirisiyle), Gürkal
Ayral (Lord Lovel
çevirisiyle) bu 9
sayıda yer alan
şairlerdir.
1 Ağustos 1964
tarihli ilk sayıda
Başlarken adlı
yazıda "derginin her
şeyden önce, düşün
ve yazın alanında
kaynaklar araştıran
bir araç olması..."
dileğinde
bulunulmuş. Ama her
yayının karşı
karşıya bulunduğu
maddi zorluklar
nedeniyle, reklam
almaya çalışmışlar.
İlk sayıda ilan
için; sütun santimi
10TL, arka kapak
750TL, arka iç kapak
500TL fiyat
biçmişler. Bu
rakamlara da 3.
sayıda zam yaparlar.
(Sütun santimi 15TL,
tam sayfa ilanlar
pazarlığa bağlıdır)
İlk sekiz sayıda çok
fazla reklam
alamamışlarsa bile
9. sayının arka
kapağına tam sayfa
ilan almışlar ama,
bir motor yağı
reklamının yer
aldığı bu 9. sayı,
son sayı olmuştur.
(15)
YENİ YAPRAK
(1989)
Tüm Yaprak
dergileri içerisinde
önemli bir yeri
vardır Yeni
Yaprak'ın. Öncelikle
Orhan Veli'nin
Yaprak'ından tam
kırk yıl sonra
sahneye çıkıyor;
daha sonra boyutu
(sadece enlemesine
kullanılmış ve
ortadan ikiye
katlanmış) ve logosu
bile aynı. İlk sayı
tıpkı Yaprak gibi
Alış - Veriş
şiiriyle başlıyor.
Ayrıca Orhan
Veli'nin İçerde
şiiri de bulunuyor.
Yeni Yaprak'ın
sahibi ve yazı
işleri müdürü
Ramazan Üren olarak
görünse de Sunay
Akın ve Akgün
Akova'nın daha çok
emeği geçer.
İlk sayı
300TL'den sayışa
sunulur ama, yıl
1989'dur ve
enflasyon büyüktür.
Beşinci sayı 500TL
olur.
İlk iki sayı 15
günde bir yayımlanır
ama 3. sayıdan sonra
ayda bir olmak üzere
16 sayı
çıkartılabilir.
Yeni Yaprak'ın
ilk sayısında
'Yaprak'a Zarar
Verenler' adlı
yazıda tırtıl şu
şekilde tanımlanır:
"Şiirlerini
yayımlatmak için
'el-etek' öpenler.
Ödül kapmak uğruna
dergi kapılarında (Osmanlıvari
'el-pençe divan'
duranlar. Ki bunlar
sürüngenler
sınıfından tırtıl
hanesine girerler.
Yaprak'a zarar
verdiğiniz için
'zirai ilaçlama'
yapmamız
gerekecektir. Kusura
bakmayınız
efendim..."
Sunay Akın'ın;
Orhan Veli'nin
çocukluk arkadaşı
Halim Şefik ile
yaptığı röportaj;
Atilla Birkiye'nin
'futbol (pardon)
spor üzerine mizahi
eleştiri'si; Parkan
Özturan, Ramazan
Üren ve Sunay
Akın'ın şiirleri;
Ramazan Üren'in
Galata Köprüsü ile
ilgili bir yazısı
bulunuyor ilk
sayıda. Daha sonraki
sayılarda Recep
Türüng, İsmet Zeki
Eyüboğlu, Muzaffer
Yazıcı imzaları
görülür.
Her sayıda bir
öykü bulunur Yeni
Yaprak'ta. Osman
Şahin ve Ülkü
Uluırmak
öykücülerden
ikisidir.
Tan Oral'ın desen
ve karikatürlerini
görebildiğimiz Yeni
Yaprak'ta çok özel
şiirler bulunuyor.
Örneğin; Ahmed
Arif'in kitabına
bile almadığı
Tutuklu şiiri (1951
- Ankara Cezaevi),
Cemal Süreya'nın
Gözlerine Çektiğin
(1961'de Paris'ten
Muzaffer Buyrukçu'ya
gönderdiği el yazısı
ile), yine Cemal
Süreya'nın Kısa,
Cahit Külebi'nin
Doğu (1977'de bir
resmin üzerine
yazılmış) Can
Yücel'in Gece Yarısı
Desen Şiiri (el
yazısı ile) Orhan
Veli'nin İlahi
Kızılcık! ( Eren
Eyuboğlu'nun 1946'da
yaptığı karakalem
Orhan Veli
portresiyle
birlikte) şiirleri
bunlardan
birkaçıdır. Ayrıca
Sunay Akın, Akgün
Akova, Refik Durbaş,
Halim Şefik, Kemal
Kale, Remzi Ören,
Nazım Hikmet,
Hüseyin Avni Dede,
Ülkü Uluırmak, Özkan
Mert, Seyfettin
Başçılar, Egemen
Berköz, Fikret
Demirağ, Pirkko
Melartı Yeni
Yaprak'ın
şairlerindendir...
Çıktığı günlerde
vapurlarda, işporta
tarak - cüzdan satar
gibi satılmış bir
dergidir Yeni Yaprak
ve dördüncü sayıya
yazdıklarını
başarmış, yarını
taşımışlardır:
"Kağıt üzerindeki bu
siyah karaltılar
karınca değildir
ama, karıncalar gibi
hiç durmadan yarını
taşımalı şiir..."
Yaprak Dökümü'nün
bir diğeri, New
York'ta Ağustos 1995
- Ocak 1997
tarihleri arasında
19 sayı yayımlanan
Bir Gıdım Yaprak (A
Piece Of Leaf) ile
gerçekleşir.
Derginin hikayesini
Ali Sarıkaya şöyle
anlatıyor:
"Bir Gıdım Yaprak
(A Piece Of Leaf)
şiir ve edebiyat
dergisi olarak 1
Ağustos 1995
tarihinde yayımına
başladı. Şiire olan
tutkum, büyük
gereksinimim ve
burada
paylaşabileceğim
ortamı yaratmak
amacı ile yayım
hayatına başlayan
Bir Gıdım Yaprak'ta,
Orhan Veli Kanık'ın
1949 - 1950
yıllarında çıkardığı
gazeteyi örnek
edinip, olabilirsek
bir gıdımını
oluşturmaya
çalıştık. İlk iki
sayı on beş gün
arayla çıktı ve
niyet de öyleydi.
Fakat ekonomik
problemlerden dolayı
3. sayıdan sonra
ayda bir yayımını
sürdürdü. (Not: Yeni
Yaprak'ın da 3.
sayıda aylık çıkmaya
başladığını
hatırlatırım.) Dergi
ve dergi
organizasyonları
olarak yaptığımız
müzik ve şiir sunumu
gibi pek çok
organizasyon da
ücretsizdi.
İçerik tamamen
özgür bir çizgide
olup, genelde iki
dil kullanıldı.
Türkçe ve İngilizce.
Ayrıca her sayıda
bir başka dilde şiir
yayımladık. Bütün
şiirleri yazıldığı
dile sadık kalarak,
çeviri yapmadan
kullandık. Türkçe ve
İngilizce hariç
Japonca, Fransızca,
İspanyolca,
İtalyanca, Hintçe,
Rusça, Korece
lisanları
kullanıldı. Amaç
dünya dillerinin
hepsinden bir örnek
koymak. Bu
şiirlerden
bazılarını o ülke
insanı
tanıdıklarımdan
aldım, bazılarını
ise kitaplardan.
Altıncı sayıya ek
olarak, gerçek ağaç
yaprağı üzerine
Orhan Veli'nin 'evde
bir insan daha var
çok şükür' şiirini
yazıp okuyuculara
postaladım. Basım
adedimiz 300 idi.
Dergiyi kendi el
yazımla yazıp,
desenleme için
değerli dostum
ressam - heykeltıraş
Ülkü Ünsoy'a teslim
ediyordum. Desenleme
direkt olarak
orijinal üzerine
yapıldıktan sonra,
fotokopiyle
çoğaltıyordum. Bu
dergide adres
etiketi hariç
bilgisayar hiç
kullanılmadı.
Böyle bir dergiyi
çıkarma krizlerim
ilk geldiği
zamanlarda yanımda
bir başka değerli
dostum, şair Alp
İçöz bulunuyordu. Bu
dostum da derginin
İngilizce
editörlüğünü yaptı.
Bir Gıdım Yaprak,
çoğunlukla benim
kişisel ekonomik
harcamalarımla
basılıp
gönderiliyordu.
Okuyucularımızdan
pul istiyorduk,
fakat yeterli oranda
akış gerçekleşmedi
hiçbir zaman. Bazen
de bir şiir dostum,
fotokopi
masraflarını
üstleniyordu.
Doküman olarak,
yetkili devlet
kuruluşlarında
hiçbir şey
bulunmadığından,
şiir sever
dostlarımın
kütüphanelerini
kullandım.
Amerika'da yaşayan
birçok şairden (ki
bazılarının sadece
adreslerini
biliyorum) Seyfettin
Başçılar ve Tahsin
Yiğit kitaplarını
gönderdi, destekte
bulundular. Fakat
Türkiye'den değerli
üç dostum Hülya
Yalçınkaya, Sezer
Özşen ve Sadık
Öztürk'ün müthiş
destekleri oldu.
Sonuç olarak;
bana gönderilen
şiirler, pullar,
kitaplar, mektuplar
ve küçük çapta
ekonomik yardımlar
bu dergiyi çıkarmam,
şiiri paylaşmam için
en büyük sebep
olmuştu. Tahminen
yüzde 20 olan
yabancı uyruklu
okurlarımın yüzde
oranını arttırmaya
çalıştım hep ama...
Elbette ki tek
amacımız var: Zengin
olmak!"
KAYNAKLAR
(1) Yaprak Dökümü,
Nazım Hikmet'in bir
şiiridir.
(2) Gelişim Hachette
- Cilt:2, Sayfa:696
(3) Fransız Şiirleri
Antolojisi (Haz: A.
Rıza Ergüven)
(4) Milliyet Sanat
Dergisi, 15 Ekim
1981, Sayı: 34
(5) Dünyaya İzinli
Geldim, Yazan: Mert
Ali Başarır (İlhan
Selçuk'un
önsözünden)
(6) Bu Yaprak'ın iki
sayısı; Bayazıt
Hakkı Tarık Us
Kütüphanesinde
bulunmaktadır.
(7) Mahmut
Dikerdem'in anıları,
Haz: Levent Yılmaz
(yayımlanmamıştır)
(8) Milliyet Sanat
Dergisi, 1 Kasım
1981, Sayı: 35
(9) Milliyet Sanat
Dergisi, 1 Aralık
1981, Sayı: 37
(10) Milliyet Sanat
Dergisi, 15 Kasım
1981, Sayı: 36
(11) Milliyet Sanat
Dergisi. 15 Nisan
1981 tarihli 22.
sayısından itibaren,
her sayıda iki
sayının tıpkı
basımını vermiştir.
(12) Kaynak adlı bu
dergi, Beyazıt
Devlet
Kütüphanesi'nde
bulunmaktadır.
(13) Şairler
Yaprağı'nın üç
sayısı Asım Bezirci
Kitaplığı'nda
bulunmaktadır.
(14) Yaprak Dergisi
Taksim Atatürk
Kütüphanesinde
bulunmaktadır.
(15) Yapraklar adlı
bu dergi hem Beyazıt
Devlet
Kütüphanesi'nde hem
de Asım Bezirci
Kitaplığı'nda
bulunmaktadır.