sizden gelen
anekdotlar.. |

(Haluk Oral
Koleksiyonundan) |
"1946 yılında Akşam Gazetesi'nde
çalışıyordum. Henüz 17-18 yaşlarındaydım. Akşam o
zamanların en güçlü gazetelerinden biriydi. Baş yazarı
Necmeddin Sadak fıkra yazarları Vala Nureddin VA-NU, Cemal
Refik ve Şevket Rado idi. Şevket Rado Akşam'ın
dışında Yapı ve Kredi Bankası'nın yayınladığı Hayat
ve Aile dergilerinin de başındaydı. Orhan Veli
gazeteye sık sık gelir Rado'ya Aile dergisi için
yazılar verirdi. Yine böyle bir gün habersiz ziyaretine
gidince Şevket Beyin yazısının bitmediğini görmüş ve
"Ben yan odada beklerim" demiş. Yan oda da bizim oda.
Geldi masamın karşısına oturdu. Ben de gençlik işte,
oturmuşken bir portresini yapmak istedim ve izin alarak
çizdim. İyi ki çizmişim." Semih Balcıoğlu
Gönderen: Mevlut Yaprak
(Edirne)
|
|
Sıkı takipçilerimizden Mehmet Koz; Necati Cumalı'nın
Yaşamın Diyeti adlı yazısındaki şu anekdotu göndermiş:
Orhan Veli, dostluğumuzun ilerlediği
günlerde (1941) "Şiire hangi şairle başladın?" diye sormuştu. "Necip
Fazıl" karşılığında "Sen yine iyi yerden başlamışsın," demişti. "Biz Faruk
Nafiz'den yola çıktık!"
Yaşlanmaz Şair Çocuk Necati Cumalı'ya Saygı
adlı kitapta iki önemli anı daha var.. Ama önce, yukarıdaki yazının
devamından bir paragraf daha alalım:
Necip Fazıl'ın uyandırdığı şiir sevgisiyle
Yahya Kemal'i, Ahmet Haşim'i, Nazım Hikmet'i buldum. Daha sonra Dranas,
Tarancı Dağlarca derken Orhan Veli, Oktay Rifat, Melih Cevdet, Sabahattin
Kudret, Külebi'nin elinden tutarak halaya katıldım.
Yankı Dergisi için 7 Mayıs 1984 tarihinde yapılan söyleşideki bir
soru ve cevap şöyle:
Y. - Güzel sabahlar için yazdığınız ve bugün
keyfi altın yerine geçen bir şiirinizi okur musunuz?
N.C. - "Günaydın", adlı şiirim var. 1940'da
yazdığım bu şiir üne ulaşmama katkıda bulundu. Orhan Veli'ye okumuştum ilk
kez, çok beğenmişti. Sonra onun anısına ithaf ettim bu şiiri:
Günaydın tavuklar, horozlar
Artık memnunum yaşamaktan
Sabah erken kalktığım zaman
Siz varsınız
Gündüz işim var, arkadaşlarım
Gece yıldızlar var, karım var
Günaydın tavuklar, horozlar!
Diğeri de Tuncer Uçarol'un 1984 yılı Yeditepe Şiir Armağanı'nı
kazandıktan sonra yaptığı söyleşiden:
T.U. - Şiirde öyküye yatkın görünüyorsunuz.
N.C. - Bakın, çok doğru bu. Benim
şiirlerimde öykü kuruluşu vardır. Bunu bende mesela Orhan Veli daha ilk
yıllarımda görmüş, kusur olarak altını çizmişti. Aramızda 1940 -
1941'lerde bu konuda sert bir tartışma da çıkmıştı. Oysa Orhan Veli'nin
şiirinde de öyküler vardır. Nedense bana karşı çıktı.
|
|
KİTAP BORÇLARI..
Akademi'de resim eğitimi gören Saynur, resmini
şiirle besliyordu.. En çok da Orhan Veli'nin
şiirlerini seviyordu. Hayranlığının ardında bir de pek
dile getiremediği aşk vardı.. "Ah bir tanısam onu"
diyebiliyordu sadece.. Kardeşi Adnan Veli lise
yıllarından okul arkadaşıymış ama, tanışmamışlar..
Birgün arkadaşları genç bir adamla gelirler
Saynur'un yanına.. "Sana Orhan Veli'yi getiremedik
ama, bu arkadaş da şair, hem de Orhan Veli'nin
çocukluk arkadaşı" derler.. O gün, Saynur'a
imzalı bir Orhan Veli kitabı getirme sözü veren
Halim Şefik, kısa zamanda
Saynur'un kalbini kazanır.. İmzalı kitap yerine de kendi
kalbini verir.. Saynur'un nüfus cüzdanına "Güzelson"
soyadı 1950 yılında yazılır.. O anı belgeleyen
fotoğrafçı da Fikret Otyam'dır..
Orhan Veli ile bir kez Bebek sahilinde karşılaşan
Saynur Güzelson, o sırada eline tutuşturulan erguvanı yıllarca
saklar..
Berat Günçıkan (Gölgenin Kadınları - YKY 1995)
|
D iğer
kitap borçlusu da Toktamış Ateş'tir.. "Küçük burjuva deyip
gene de okuduğumuz Cahit Sıtkı, Ahmet Muhip Dranas,
Orhan Veli var" diyen Vedat Türkali, yeni çıkan kitabı
Komünist'te Ahmet Ateş ile arasındaki bir iddialaşmayı şöyle
anlatıyor;
" Nazi
ordularının Moskova önlerinde çakılıp kaldığı günler. Almanların
yenileceğini söylememe dikelerek karşı çıktı birden; tartışma
başladı aramızda. Nasıl geldiyse, yarışmaya dönüşüp Almanlar, ya da
Sovyetler yenilirse 'ne vereceksin'e döküldü söz. On kitap verecekti
yenilen ötekine. Biri de 'Garip' olacak dedi Ahmet Ateş,
yitirirse vereceği kitaplar için. 'Garip' Orhan Veli'nin
o günler yeni çıkmış kitabıydı; biz seviyorduk, onlar için alay
konusuydu daha. Babasının vermediği bu kitap borcunu, redd-i mirasta
bulunmadıysa, oğlu sayın Kemalist Profesör
Toktamış Ateş'ten mi istesem, diye düşünüyorum!!"
Vedat Türkali (Komünist - Gendaş Yayınları 2001)
|
|
OTOBİYOGRAFİ 1902'de
doğdum doğduğum şehre dönmedim bir daha geriye dönmeyi sevmem
üç yaşımda Halep'te paşa torunluğu ettim on dokuzumda Moskova'da
komünist Üniversite öğrenciliği kırk dokuzumda yine Moskova'da Tseka-Parti
konukluğu
ve on dördümden beri şairlik ederim
kimi insan
otların kimi insan balıkların çeşidini bilir
ben ayrılıkların kimi insan ezbere sayar yıldızların adını
ben hasretlerin
...
Kanada'dan Tunçer Baykaş soruyor:
Nazım Hikmet'in 1961'de yazdığı Otobiyografi şiirindeki
"kimi insan" Orhan Veli olabilir mi?
Melih Cevdet Anday'ın 1.12.1951
tarihli Yeditepe'de yazdığı şu satırları göz önünde bulundurursak;
"büyük olasılıkla Orhan Veli'dir" diyebiliriz..
"Hafızası çok güçlüdür Orhan Veli'nin.
Arkadaşlarının mektep numaraları, telefon numaraları, yolculuk - taşınma -
eğlence gibi irili ufaklı olayların tarihleri unutmadığı şeyler
arasındadır. Okuldayken yerbilimi kitabının birçok bölümünü ezbere
bilirdi. Keyifli anlarında yanındakileri şaşırtıp güldürmek için iki yüz -
üç yüz kadar baharat adını, elli - altmış kadar balık adını sayardı."
|
HESAP LÜTFEN..
Orhan Veli,
birgün Nurullah Ataç'a hem kafayı çekecekleri, hem de güzel
kadınların olduğu bir yere gitmeyi önermiş.
Nurullah Ataç, "böyle bir öneri yaptığına göre Orhan herhalde bir
yerden para almış," diye düşünüp "Peki!" demiş.. Orhan Veli de,
"önerimi kabul ettiğine göre herhalde parası vardır," diye düşünmüş. İki
kafadar gitmişler bir sazlı sözlü yere. Hesap geldiğinde ikisi de şaşkın..
Ceplerindeki para hesabın yarısına bile yetmiyor.. Sonunda bir şekilde
halledip çıkmışlar.. Çıkışta onları götüren şoför, Orhan Veli'nin,
"Dua edin ki dükkanın sahibi beni tanıdı da bu kötü durumdan kurtulduk"
dediğini, Nurullah Ataç'ın buna itiraz ettiğini ve aralarında
tartışma çıktığını söylemiş..
Hikayeyi gönderen: Elçin Özcan
Bu hikayeyi Salim Şengil'in
kaleminden okumak isteyenler buraya
buyursun..>>
|
YÜRÜ KARAKOLA..
Ş inasi Nahit Berker, Orhan Veli ile ilgili
bir anısını anlatıyor:
"Allah gani gani rahmet eylesin, Orhan Veli 'Karşı'yı çıkarmış. Meyhane'de rastlaştık. Ben:
- U ğurlu,
kademli olsun, kitabın çıkmış. Alacaktım, ama meteliğim yok. Kitaptan
varsa bir tane ver. Bir kadeh de şarap ısmarla.
Orhan, o
sevimli gülümseyişi ile güldü:
-
Otur bakalım, dedi.
Garson
Mustafa'ya da seslendi:
-
Mustafa, Şinasi'ye bir bardak şarap!...
Sonra
gazetelerin arasından 'Karşı'yı çıkardı. İlk boş sayfasına bir
şeyler yazdı:
- Al
kitabını, dedi. Aldım, yazdığı yazıyı okudum. Bakın ne yazmış:
'Şinasi
Nahit Berker'e, Satış anında kolay yırtılabilmesin için ithafımı bu
sayfalara yazdım. 12.XI.1949 Orhan Veli ' "
Bu anıdan sonraya Orhan Veli'nin Sere Serpe şiirini
yerleştirmenin tam sırasıdır. Sakın, "ne alakası var?" demeyin. 1986
yılında, yeni Polis Vazife ve Salahiyetleri Yasası'nı öğrenen Şinasi
Nahit, şiire bir mısra ekler.
Uzanıp
yatıvermiş, sere serpe;
Entarisi
sıyrılmış, hafiften;
Kolunu
kaldırmış, koltuğu görünüyor;
Bir
eliyle de göğsünü tutmuş.
İçinde
kötülüğü yok,
biliyorum;
Yok,
benim de yok ama...
Olmaz
ki!
Böyle de yatılmaz ki!
Yürü karakola!..
|
MARSHALL YARDIMI..
Rahmi ağabeyim ve daha sonra da küçük kızı Mualla
Eyüboğlu (Anhegger), Beyazıt, Soğanağa'da oturuyorlardı. Birgün
annemle oraya gittik. Ağabeyim ölmüştü. Mualla'ya Orhan Veli
(Kanık) gelmiş. Sohbete daldık. 50'li yılların ilk yarısında idi ve bütün
basın bunu göklere çıkarıyordu. Orhan Veli, bermutat, "keyifli" idi. Bana
döndü ve "Kardeşim, ben de Amerika'ya bir yardım planı hazırladım...
şiiri yardım" dedi. Zavallı, bunu gerçekleştiremeden, bu rastlaşmadan
bir hafta on gün sonra aramızdan ayrılacaktı.
Burhan
Oğuz
Yaşadıklarım
Dinlediklerim Tarihi ve Toplumsal Anılar - Simurg
Yayınları - 2000
|
Ahmet Özbilen iki kitaptan
iki alıntı gönderdi.. |
Asaf Halet
Çelebi
- Ben herkesin Yahya Kemal
gibi yazmasını istemiyorum. Benim gibi yazmasını da
istemiyorum. Allah göstermesin.
- Niye Allah göstermesin
diyorsunuz?
- Çünkü taklitlerden hoşlanmam.
Allah göstermesin, kendi şiirlerimin taklitlerini de görmiye
tahammül edemem. Orhan Veli'yi de severim ama,
taklitçilerine tahammül etmek güç oluyor.
...
(Semih Güngör,
Suffe Yayınları, Mayıs 1985)
|
|
|
|
|