* iletişim..>>

 

* neden ORHAN VELİ?>>

* neden ŞİİR EVİ?>>

* etkinlikler>>

* ulaşım>>

* ORHAN VELİ sergisi>> * şiir yaprağı sonuçları>>

* düzenSİZ YAPRAK>>

* bağlantılar..>>

KANIK'sadığım biri

ORHAN VELİ

Yazan: M. Şeref Özsoy

JUST FOR THE HELL OF IT

111 Poems by ORHAN VELİ

Translated by

Talat Sait Halman

ORHAN VELİ KANIK

Fremdarting

übersetzt von

Yüksel Pazarkaya

ORHAN VELİ'nin

çevirdiği şiirler

Haz: TUNÇER BAYKAŞ

 

HANDE ÖĞÜT'ÜN GARİP YANI

Sayın Hande Öğüt;

 

15 Şubat tarihli Radikal Kitap ekindeki Rado'nun 'Garip' dostları başlıklı yazınıza katlanamadığım ve nedensiz saldırınıza anlam veremediğim için yanıt verme ihtiyacı duydum..

 

"Şevket Rado önemli şahsiyetlerle kurduğu ilişkiler nedeniyle birçok gazete ve dergide söz sahibi olurken, Kanık ve Rifat da kendisini açıkça istismar eder." diyorsunuz.. Türk Dil Kurumu'nun sözlüğüne bakıyorum.. İstismar'ın benim bildiğimden farklı bir anlamı mı varmış diye.. Yanılmamışım; birinin iyi niyetini kötüye kullanma anlamına geliyormuş.. Cümlenizin başına bakılacak olursa asıl Şevket Rado "önemli şahsiyetler"i istismar etmiş olmuyor mu? Öyle ya, O kendisine güvenip, birçok gazete ve dergide söz sahibi olmasını sağlayan "önemli şahsiyetler"i istismar etmiş olmuyor mu?

 

Oysa aynı konuda, kitabı yayıma hazırlayan Emin Nedret İşli'nin yorumu şöyle: "Şevket Rado Akşam gazetesi ile Yapı ve Kredi Bankası tarafından çıkarılan Aile ve Doğan Kardeş dergilerindeki görevleri dolayısıyla bu üç ünlü edebiyatçıya parasal açıdan katkı sağlayacak çeviri ve telifler için ödemeler yaptıracak bir konumda idi. Orhan Veli mektuplarının ağırlıklı olarak bu tür iş ilişkisi ekseni etrafında olduğu görülür."

 

Ne "Garip"tir ki onca yıllık dostlukları boyunca Şevket Rado'nun farketmediği bu "istismar edilme"yi bir kaç mektupla görüyor ve hemen infazınızı yapıyorsunuz.. Üstelik tüm bu mektuplara Şevket Rado'nun verdiği yanıtları bilmediğimiz halde.. Ne var ki onca yıllık dostların aralarında böylesi bir samimiyet olacağını düşünememiş olmanız üzücü..

 

Şevket Rado ile Orhan Veli bir başka yazıda da bu şekilde yanyana getirilmiştir yıllar yıllar önce.. Söz konusu Salah Birsel'in yazısının ilgili bölümü şöyledir: "Orhan Veli gemisini yürütmeyi bilir. İstanbul'a her ayak bastığında hemen Şevket Rado, Vala Nureddin, Nizamettin Nazif gibi fıkra yazarlarını yoklar, kendisi üzerine bir yazı yazdırmadan onların yakasını bırakmaz." Salah Birsel, kendisinin bir kitabı yayımlandığı zaman, onu, hakkında bir kaç satır yazacak kişilere göndermez miydi acaba? Hatta samimi olduğu kişilere bizzat gidip birşeyler yazmalarını dile getirmez miydi acaba?

 

Yazınıza dönelim: Bir başka yerde de "bu üç şaire, konumunun da uygunluğu sayesinde, maddi ve manevi destek verdiği 1940'lı yılların başında eni konu belirginleşir" diyorsunuz.. Pekala sizin Radikal'deki yazılarınız nasıl yayımlanıyor? "Birilerinin maddi ve manevi desteği"mi söz konusu? Ya da "yaptığınız iş", bir/birkaç "bilirkişi" tarafından beğenilip mi yayımlanıyor da böylece siz de telifinizi/maaşınızı alıyorsunuz? Yoksa "tüm bunlar, 40'lı yıllardaki yazın dünyasıyla günümüz arasında pek de bir fark olmadığını gösteriyor açık seçik" diyerek kötülediğiniz günümüz yazın dünyasında siz de başka şekillerde mi varlığınızı sürdürüyorsunuz?

 

İki tane de yanlışınız var yazınızda:

 

1- "Mesela, Orhan Veli'nin 'İhtiyarla Eşeği' adlı şiiri ilk kez bu kitapta karşımıza çıkıyor." dediğiniz şiir bir çeviridir, büyük olasılıkla La Fontaine'den yapılmış bir çeviri..

 

2- "Orhan Veli'nin, Şevket Rado'ya imzaladığı 'Destan Gibi' adlı kitabının başına 'Bir dostluk kaldı' yazması da kötü bir şakadan ibaret kalıyor böylelikle." Bilmediğiniz, bilemeyeceğiniz bir gerçek vardır o imzada.. Eğer, imzanın tarihine bakıp sonra da kitaptaki mektupların tarihlerini inceleseydiniz belki biraz daha özen gösterirdiniz yukarıdaki açıklamayı yazmaya.. Çünkü kitaptaki imzanın tarihi 27.3.1946'dır.. Mektupların çoğu da o tarihten sonra yazılmıştır.. (Sizin yerinize bakalım: ilk iki mektup 1939'da yazılmış.. Üçüncüsünün tarihi yok ama, Doğan Kardeş'in lafı geçtiğine göre Nisan 1945'ten sonra olduğu anlaşılıyor.. Kalan mektupların tamamı ise 1947'den sonra.. Anlayacağınız, kitaptaki imzanın altında sizin bilemeyeceğiniz başka bir "kötü şaka" vardır..)

 

Yanıtımı "önemli şahsiyet" diye kimsenin olamayacağına dair Orhan Veli'den bir paragraf alarak bitiriyorum.. Milli Birlik adlı bir gazete birinci sayfasında Orhan Veli'nin yarım yamalak bildiği dillerden çeviriler yaptığını yazar.. Buna karşılık da Orhan Veli, cevap verme hakkını kullanarak bir yazı yazar. 1 Nisan 1947 tarihli gazetedeki tekzibin son kısmı şöyledir:

 

"Yazınızın bir yerinde de benim büyüklerle dost olduğumdan bahsediyorsunuz. Bunu söylemekle de çok ayıp ediyorsunuz. Ben büyük adam diye kimse tanımıyorum. Bir yurttaş olmak sıfatıyla herkes kadar ben de büyüğüm. Cumhuriyetle idare edilen bir memlekette, üstelik halkçı bir memlekette, herkesin birbiriyle eşit olduğunu unutmamanızı rica ederim."

M. Şeref Özsoy

Hande Öğüt'ün söz konusu yazısı


ANA SAYFA