YKY
NE YAPIYOR?
 |
Radikal Kitap Eki'nin bir kaç hafta önceki
sayısında, Ayfer Tunç'un yazdığı şu paragraftan ne anlıyorsunuz?
"Sait Faik Abasıyanık için yakın
gelecekteki yayın programımızı da yeri gelmişken açıklayalım: Önce, Şimdi
Sevişme Vakti'ni, arkasına, elyazmalarını okuyarak ulaştığımız ve Kitap-lık
dergisinin Ocak 2003 sayısında 'Gün Işığı' bölümünde de yer alacak olan dört
şiirini de eklenmiş olarak yayımlayacağız."
|
Ben; Kitap-lık'ın
Gün Işığı bölümündeki Sait Faik'in dört şiirinin daha önce
yayımlanmadığını anladım.. (Kaldı ki gazetelerdeki çeşitli haberleri yazanlar da
aynı şeyi anlamışlar.. Bakınız: Radikal, 01.01.2003, Yeni 'kitap-lık'ta
Sait Faik'ten yeni şiirler) Dergiyi aldığım zaman da ilk açtığım sayfalar
onlar oldu.. Ne var ki dört şiirin ilkini az çok, ikincisini de çok iyi
biliyordum.. Durumun şartlanmışlığıyla olsa gerek, diğerlerini de sanki daha
önce okumuşum hissine kapıldım.. İkinci şiir için kitap karıştırmama gerek yoktu
çünkü, ikinci kitabım "Kılavuzu Şair Olanın"da kullandığım bir şiirdi..
Kütüphanemdeki Bilgi Yayınevi'nden çıkan Şimdi Sevişme Vakti'nin
raftan inme vakti gelmişti.. (Ocak 1997 - 4. Baskı) İlk şiir vardı onda, emin
olduğum ikinci şiir de.. Üçüncü ile dördüncüde okumuşum hissine kapılmışım
gerçekten..
Ayfer Tunç
yazısında şöyle diyordu: "Edebiyat tarihine mal olmuş bir yazarın
yapıtlarını yayımlamamız söz konusu olduğunda, ilk amacımız yazarın 'doğru'
yayımlanmasını sağlamaktır. Doğruyu bulmak için eski baskılara, çoğunluğu eski
yazı belgelere, anılara, tanıklıklara, mektuplara vb. başvururuz."
Durup düşününce, YKY'deki
editörlerin gerçekten Ayfer Tunç'un dediği gibi çalışıp çalışmadıklarını
düşünüyor insan.. Yıllarca Sait Faik'in olmayan öyküyü, O'nunmuş gibi
okumuşuz, bunu YKY'nin editörleri sayesinde öğrenmiştik ama, nasıl oluyor
da bu iki şiiri Bilgi Yayınevi'nin kitabında görmemişlerdi? Üstelik;
Kitap-lık'a düştükleri "Şiirlerin başlığı, ilk dizesine bağlı olarak
tarafımızdan eklenmiştir" dipnotuna gerek duymayan Bilgi Yayınevi de aynı
isimleri tercih etmişti..
Editörleri temize çıkarmak için, YKY'nin 'farklı
bir reklam kampanyası' yaptığını mı düşünmeliyiz yoksa?
Gerçekten ortada bir
karmaşa yok mu sizce? Yoksa ben ve Radikal Kültür Sanat Servisi'ndekiler yanlış
mı algılıyoruz, Gün Işığı'na çıkıyor demekle ilk kez yayımlanıyor demek
istemiyorlar mı?
Dilerim hata bizdedir..
Ne var ki YKY'deki
hatalar, (bence) bu kadar değil..
Kısa bir süre önce,
Orhan Veli'nin Bütün Şiirleri'ni de yayımladılar.. Hiçbir yenilik
olmadan yapılan baskıyı, Adam Yayınları'ndan çıkan kitapla
karşılaştırırsanız şu farklarla karşılaşırsınız:
1- Orhan Veli'nin
yaşarken yayımladığı 5 şiir kitabının dördünün ilk baskısının, birinin de ikinci
baskısının kapakları, siyah-beyaz olarak konmuş.. Garip'in birinci
baskısının kapağının konmamasının, kapağın çok sade olmasından kaynaklandığını
düşündüm ama, diğerlerinin de siyah-beyaz basılması, kapaklardaki desenlerin
özelliklerini yitirmesine neden olmuş.. Maliyetler düşünülünce, diyebileceğim
çok bir şey olmuyor tabii ki..
2- Adam Yayınları'nın
bir sayfaya sıkıştırdığı şiirler, ayrı ayrı sayfalara dağıtılmış.. Ne var ki
Adam Yayınları'nın verdiği bölüm başlıkları aynen korunmuş.. Buradan Kitap
Editörü'nün aynı kişiler olduğunu düşünüyor insan ama, öyle değil.. Adam
Yayınları'nın editörü, her ne kadar
imza atmadıysa da Memet Fuat'tır.. Hatta kendisinin olduğunu
düşünülmemesi için kitabın başındaki yazı "içine bol bol 've' serpiştirmiş"tir..
YKY'nin editörünün ise Onca Tapınç olduğu belirtilmiş..
3- İçindekilerin
öne alınmasını YKY de önemsememiş herhalde ama, "ilk dize dizini"ni
koymayı çok önemli bulmuşlar herhalde ki, ilanlarda belirtmekten geri
kalmıyorlar..
4- Kapak tasarımı
doğal olarak değiştirilmiş ama, kapak tasarımını kimin yaptığı yazılmasına (Nahide
Dikel) karşın, kapak resminin kimin olduğu belirtilmemiş..
Ethem Çalışkan ismini mi unuttular
yoksa, çok benzer olduğundan
Münip'in çalışmasıyla karıştırıp
yanılmamak için mi isim yazmadılar anlamadım.. Yoksa ben de karıştırıyorum da
Münip mi?

5- İlk sayfadaki
kısa hayat hikayesi, eserleri bölümünde: "Şiirlerinden yapılan seçmeler
İngilizce, Fransızca, Rusça, Yunanca gibi çeşitli dillere çevrildi" denmiş..
Almanca, Flemence, İsveçce ve Çekce
cevirileri atlanmış diyemiyorum, ne
de olsa "çeşitli dillere" denmiş ama, çevirenlerin isimleri
yazılamaz mıydı? Hiç değilse, Yunanca'ya da çevirildiğini öğrenmiş oldum ama,
kimin çevirdiğini, kitap olarak yayımlanıp yayımlanmadığını bilmiyorum hala..
Çevirileri bölümünde ise, "Shakespeare'den
Hamlet ve Venedikli Tüccar (Ş. Erdeniz ile, 1949)" denmiş.. Ne var ki
sözü geçen kitap Charles Lamb'den, William Shakespeare Hamlet ve Venedikli
Tüccar'dır.. Burada ve diğer ortak çevirilerde Erol Güney, Oktay Rifat,
Melih Cevdet isimleri verilirken Azra Erhat'a haksızlık yapılmış..
Çünkü Moliere'in Versailles Tuluatı'nı birlikte çevirmişlerdir..
6- Ayrımlar
demiştim ama, bu madde aynılığı ortaya koyuyor ve Ayfer Tunç'un dediğinin
aksine, özenli çalışılmadığını.. Çünkü eski basımlar "karşılaştırılmamış";
sadece Adam Yayınları'nın baskısı kopyalanmıştır.. Bunu da, Dedikodu
şiirindeki bir kesme imi hatasının devam ettirilmesinden anlayabilirsiniz..
Melâhat'i almışım da sonra
dizesi, Garip'in
ikinci baskısında kesme imsizdir.. İlk baskısında nasıldı diye sormayın; orada
zaten yoktu..
Oysa Ayfer Tunç
şunu da demişti: "Hayatta olmayan bir yazarın yapıtlarını yayımlarken, 'yazar
hayattayken yayımlanmış son baskı'yı esas alırız, bazen günlerce bu son baskıyı
aradığımız olur." Eğer Garip'in ikinci baskısı ellerinde yoksa, kapağını
nasıl kullandılar.. Varsa neden karşılaştırmadılar? Karşılaştırdılarsa ne büyük
rastlantı ki Adam Yayınları gibi aynı yerde hata yaptılar? Yoksa "Esas
olan metindir, metnin -ne yazık ki- virgülüne dokunuruz, ama sözcüklerine asla."
diyerek şiiri değiştirmeyi mi uygun buldular?
7- Hepsinden öte,
Şaban Özdemir'in bulup çıkardığı, 1933 yılında İnkılâp dergisinde
yayımlanan Bir Günüm Daha şiiri hala Bütün Şiirleri'nde yok..
Yoksa bu şiir "edebiyat tarihine, edebiyat yayıncılığına bir katkı" sağlamıyor
mu?
Bir günüm daha geçti sevdiğimi görmeden
Kederliyim bu günüm bir zehir içti diye
Bir günüm daha onu görmeden geçti diye
Bir günüm daha keçti* sevdiğimi görmeden
Neşe yaktım içimde bugünü aştım diye
Göreceğim o güne bir gün yaklaştım diye
Acaba
Bütün Yazıları derlenirken Adam Yayınları'nın eksikleri alınacak mı?
Benim elimde iki tane var: Mayıs 1953 tarihli Türk Tiyatrosu Dergisi'ndeki
Tartuffe'ün Molyer'in* Hayatındaki Yeri adlı inceleme ve 1933 tarihli
İnkılap dergisinin 1. sayısındaki Su ve Susuzluk adlı öyküsü..
Bunun haricinde; Adam Yayınları'nın
baskısının kopyalanmasından öte bir şeyler yapılabilirdi.. Örneğin; Orhan
Veli'nin bir ses kaydı var, üstelik bu kaydın orijinalinin Enis Batur'un
elinde olduğu söyleniyor.. Kaset(Cd)-kitap birlikte sunulabilirdi.. Böylece,
bundan sonra kimse Onur Caymaz gibi düşünmez.. Şair yanılgısını şu
dizesinde söylüyor:
Hep Orhan Veli sanmıştım Müşfik Kenter'i
YKY, Mine Söğüt'e
Orhan Veli'nin hayatını da yazdırıyormuş.. Dilerim O da benim yanlışlarımı
bulur, çünkü var.. Ve asla birisine yazacağı mektupta Asım Bezirci'nin
Attila İlhan'a yazdığını yazmaz: "Orhan Veli'yi sipariş üzerine
hazırladım."
Saygılarımla..
M. Şeref Özsoy
(* Dizgi hataları
korunmuştur..)
YKY
Bunlar doğru ise yapılan YKY'ye hiç
yakışmadı. Ben Nazım Hikmet'in ve Sait Faik'in YKY'den çıkan tüm
eserlerini geçen hafta aldım. Heyecanla aldım hem de. YKY'ye güvendiğim ve
onları kurumsallaşmış ve ilkeli bir yayınevi sandığım için. Dedikleriniz
doğru ise ki bir şüphe duymadım kendimi aldatılmış hissedeceğim. Ve eve
gidip hemen bu karşılaştırmaları yapacağım. Size teşekkür ederim.
Yazan : Yeşim Bilgili |
HATALAR
Hataları edebiyat dünyası kabul eder mi?
Bugüne kadar üzerine fazla düşünmediğim bir konuydu, sadece Nazım
Hikmet'in şiirlerinin bir kaç değişik versiyonları olduğunu, yayınladığı
ülkeye göre dahi farklılıklar gösterdiğini biliyordum da, her zaman
gündemde bulunan, bu kadar popüler, ürettikleri sınırlı olan bir yazarın
şiirlerinde farklılık olduğunu öğrenince şaşırdım, şaşırmadım desem yanlış
olur. Sait Faik'in yazmadığı bir öyküyü onun gibi okuduğumu düşününce,
kafa sallamadan duramadım. Demek ki burada bir hata aramamak gerek, bir
kasıt varmış gibime geliyor, acaba bundan ne gibi faydası olmuş, bu hatayı
yapanların? İnsan düşünmeden edemiyor. Gösterdiğiniz bu duyarlılıktan
dolayı sizi kutluyorum.
Yazan : İsmail Cem Özkan / Almanya (http://www.cemoezkan.de) |
KAHRAMANLAR
Memet Fuat'a, Asım Bezirciye, birçok gizli edebiyat okuruna
ve doğruda direten 'kahraman okurlara' edebiyat adına çok şey borçluyuz...
Orhan Veli Yapı Kredi Yayınları'nda.
Bütün şiirleri, La Fontaine Masalları ve derlediği Nasrettin Hoca
Hikâyeleri yayımlandı. Her yayıncı böyle büyük yazarların yapıtlarını
yayımlamaktan sevinç duyar, işin en haz veren kısmıdır bu. Ahmet Hamdi
Tanpınar'ın, Nâzım Hikmet'in, Sait Faik Abasıyanık'ın
her bir yapıtı yayımlandığında sanki ilk yapıtmış gibi sevinç duyuyoruz.
Bir yandan da hüzünleniyoruz, bazı yapıtların bugün okura ulaşmasının
arkasında nasıl da büyük bir emek, sevgi ve sabır var diye.
Bence edebiyat tarihinin iki tür kahramanı vardır. Birincisi: yapıtının
kendi tasarladığı biçimde geleceğe kalmasına veya yazdıklarını derleyip
toplamaya fırsat bulamadan ölen yazarların ardında bıraktıkları izleri
titizlikle süren edebiyat emekçileri; ikincisi de o izlerin doğru biçimde
derlenmesi, gelecek kuşaklara aktarılması konusunda hassas olan;
mektuplarıyla, dergilere yazdığı yazılarla edebiyatçıları,
araştırmacıları, yayıncıları uyaran ve talepte bulunan okurlardır.
Ne yazık ki, artık her iki türden "kahraman"a daha az rastlanıyor.
Edebiyat tarihimizin yapı taşları olan büyük isimlerin ardında kalanları
derleyebilecek bir edebiyat ve kültür birikimine sahip olmak, ürünlerin
üstünde günümüzde tuhaf kaçacak kadar yoğun bir özen, titizlik ve sabırla
çalışmak, üstelik bu çalışmalardan şan, şöhret, maddi çıkar beklememek,
hatta olası şan, şöhret ve geliri reddetmek; onurlu ve "has" bir edebiyat
adamı portresinin ana hatları.
Çok şükür ki böyle edebiyat adamları vardı edebiyat tarihimizde, onların
sayesinde tarihin karanlıklarında kaybolacak onlarca şiir, öykü, inceleme,
hatta roman gün ışığına çıktı, yayımlandı, gelecek kuşaklar onların büyük
emekleriyle hazırlanmış yapıtları okuyabilecekler. Çok yazık ki, böylesine
geniş birikimli, titiz edebiyat insanlarının sayısı çok değil, nesilleri
tükeniyor neredeyse.
Nâzım Hikmet'in olduğu gibi Orhan Veli'nin de bütün
yapıtlarını bize ve gelecek kuşaklara kazandıran Memet Fuat ve
Asım Bezirci'ydi. Onlar -ve tüm emeği geçenler- iğneyle kuyu kazmayı
göze almasalar edebiyatımızın eksikleri çok daha fazla olacaktı.
Memet Fuat hazırladı
YKY tarafından yayımlanan Nâzım
Hikmet'in bütün yapıtları Memet Fuat tarafından -gönüllü olarak
gözden geçirilmişti, adının kitapta yeralmasını istemedi. Eminim Nâzım
Hikmet'i yayımlamaya başladığımız sırada Asım Bezirci hayatta
olsaydı, o da aynı şeyi yapardı.
Orhan Veli'nin Bütün şiirleri'ni yayımlarken Memet Fuat'ın
hazırladığı çalışmayı esas almak istedik. Onun birkaç sene çalışarak
Orhan Veli'yi "bütün" haline getirdiğini, yüzlerce dergiyi, gazeteyi,
kitabı taradığını biliyorduk. Ama o titizliğini elden bırakmadı,
kendisinin hazırladığı edisyonun "bildiği" eksiklerini gidermek istediğini
söyledi. Yapı Kredi Yayınları tarafından hazırlanan Orhan Veli
Bütün şiirleri kitabını baştan başa, yeniden, tümüyle gözden geçirdi,
yanlışlarını düzeltti.
Orhan Veli Memet Fuat'ın yayına hazırladığı son kitap oldu, ne
yazık ki kitabı göremedi. Memet Fuat'a, Asım Bezirci'ye ve
daha birçok gizli edebiyat kahramanına borçluyuz. "Kahraman okurlar"a
da: doğruda direttikleri için.
AYFER TUNÇ - Radikal Kitap (15/02/2003) |
YKY'DEN MEKTUP
57. sayımızın (Ocak) Gün Işığı
sayfalarında Sait Faik'ten dört şiir yayımlamıştık. Geçen ay
Radikal Kitap'ta bir yazı yayımlayan M. Şeref Özsoy, bu
şiirlerden ikisinin ("Cıva" ve "Pazar Günleri") ŞİMDİ
SEVİŞME VAKTİ'nde yer aldığını belirtti. Dolayısıyla yayımladığımız
dört şiirden ikisini gün ışığına çıkarmış olmuyorduk... Oysa Sait
Faik arşivi üzerine çalışan arkadaşlarımız bu iki şiirin ŞİMDİ
SEVİŞME VAKTİ'nde olduğunu biliyorlardı ancak orijinalleri bazı
farklılıklar taşıdığından KİTAP-LIK'ta aslına uygun olarak
yayımlanmasını uygun görmüşlerdi. Doğru olan, herşeye rağmen o iki şiiri
"tekrar" yayımlamaktı; Özsoy'a dikkatinden dolayı teşekkür eder,
okurlarımızdan özür dileriz. Çünkü, gerçekten de "Gün Işığı'na çıkıyor
demekle ilk kez yayımlanıyor demek" istiyoruz.
MURAT YALÇIN - KİTAP-LIK
(Mart 2003) |
|