* iletişim..>>

 

* neden ORHAN VELİ?>>

* neden ŞİİR EVİ?>>

* etkinlikler>>

* ulaşım>>

* ORHAN VELİ sergisi>> * şiir yaprağı sonuçları>>

* düzenSİZ YAPRAK>>

* bağlantılar..>>

KANIK'sadığım biri

ORHAN VELİ

Yazan: M. Şeref Özsoy

JUST FOR THE HELL OF IT

111 Poems by ORHAN VELİ

Translated by

Talat Sait Halman

ORHAN VELİ KANIK

Fremdarting

übersetzt von

Yüksel Pazarkaya

ORHAN VELİ'nin

çevirdiği şiirler

Haz: TUNÇER BAYKAŞ

BÖYLE DE YAZILMAZ Kİ!

Düşünme,

Saçmala sade!

Bak, met-üst de öyle yapıyor.

- Yaa, Oktay'cığım, Metin Üstündağ diye birisini tanıyor musun?

- Yok be Orhan'cığım, duymadım hiç.. Hayrola?

- Geçenlerde parkta oturuyordum, hava puslu biraz da bulutluydu.. İçimde bir sıkıntı vardı.. Yanıma şu geçenlerde izlediğimiz Batman filminden fırlamış gibi gülen bir adam oturdu.. Biraz sohbet ederiz diye sevindim önce.. Başladık konuşmaya.. Meğer tanıyormuş beni.. Şiirlerimi de biliyormuş.. Ama nedense biraz değiştiriyordu şiirlerimi.. Garipsedim.. Bilirsin kızmam ben kolay kolay.. Kızamadım..

- Sen değil misin Mahzun Durmak şiirini yazan.. Elbette kızmazsın Orhan'cığım..

Sevdiğim insanlara

Kızabilirdim,

Eğer sevmek bana

Mahzun durmayı

Öğretmeseydi

- Neyse ki o şiirime ilişmedi.. Ama Ayrılış şiirimle deli etti beni..

BAKAKALAMAM giden geminin ardından;

ATARIM kendimi denize, dünya BERBAT;

Serde erkeklik YOK, AĞLAYABİLİRİM!

"Yok yaa! Ben öyle yazmadım o şiiri" diye biraz da sesimi yükselterek tepkimi dile getirdim..

- Sen niye yazmıştın o şiiri?

-1948 yılının haziran ayında Mübin Orhon'u Paris'e göndermek üzere Sarayburnu iskelesinde buluşmuştuk Mücap Ofluoğlu ile birlikte.. Paris'e bir kez bile gidemedim ama, sokaklarını, hangi köşede hangi dükkanın olduğunu çok iyi bilirim.. Ne yalan söyliyeyim, sırf arkadaşımı gönderiyor olmaktan öte, gidememenin verdiği acı da vardı içimde..

Ne var ki gemi hareket etmişti, uzun boylu olan Mübin de güverteden el sallıyordu bize.. Mücap Ofluoğlu el sallarken benim aklıma bir iki kelime gelmişti.. Cebimden sigara paketini çıkararak üstüne yazdım hemen..

- Ah bilmez miyim senin şu huyunu.. Kaç tane şiirin öylece sigara paketleri üzerinde kayboldu..

- Kaybolanları bırak, yazdıklarımızı kurtaralım biz önce.. Gemi uzaklaşınca, Mücap ile birlikte yürümeye başladık.. Küçük bir meyhaneye girdik sonra.. Bir kadeh, derken bir ikinci.. Sigarayı çıkarmak için elimi cebime attığımda aklıma geldi aldığım notlar ve ilk olarak Mücap'a okudum o şiirimi de:

Bakakalırım giden geminin ardından;

Atamam kendimi denize, dünya güzel;

Serde erkeklik var, ağlıyamam.

- Orhan'cığım, boş ver..

- Nasıl boşvereyim Oktay, yapma.. Bu Metin Üstündağ benden sonra gitmiş bir de o gün söylediklerinin benzerlerinden bir kitap çıkarmış.. Adına da Orhan Veli'lemeler demiş..

- Yapsın, ne olacak ki?

- İyi de arkasına da şöyle bir not eklemiş: "Çağdaş şiirimizin kilometre taşlarından Orhan Veli bugün yaşasaydı ve şiir yazsaydı dizeleri acaba nasıl olurdu?"

- Ha ha haaaa!..

- Gülme Oktay, gülme.. Baksana şu yazdıklarına:

Ne atom bombası,

Ne Londra Konferansı;

bir elinde CEP TELEFONU

bir elinde KREDİ KARTI

umurunda mı

KOPENHAG KRİTERLERİ!

- Sen böyle mi söylermişsin? Ha haaa haaaaaaaaaaa..

- Gülme dedim Oktay..

- Geçenlerde Sait'le konuşuyordum.. O da benzer bir şey anlatmıştı..

- Ne o? Bana niye anlatmadı?

- İyi ki anlatmamış.. O'na da kızacaktın yoksa..

- Neymiş anlat bakıyım..

- Bir akşam yemeğinde masasındaki hanıma senin Cımbızlı Şiir'ini okumuş:

Ne atom bombası,

Ne Londra konferansı;

Bir elinde cımbız,

Bir elinde ayna;

Umurunda mı dünya!

Neden üzerine alındı bilinmez ama, şiire içerleyen hanım, elindeki votka bardağını masaya bırakarak senin şiiri şu hale getirmiş:

Ne elinde nasır

Ne başında çoluk çocuk

Bir elinde yirmi dokuzluk

İki ayağında nasır

Umurunda mı Orhan Veli?

- Ha ha haaa!

- Bak sen de güldün..

- Bu komik, tabii ki gülerim.. Ne de olsa bana çatıyor.. Aleyhimde yazılan yazıların, lehimdekilerden fazla olması beni her zaman memnun eder..

- Bu çocuğa niye bu kadar tepki gösteriyorsun o zaman?

- Benim böyle yazacağımı nasıl iddia edebilir ki? Böyle de yazılmaz ki dedirtiyor.. Şu yazdığına baksana:

İçinde kötülüğü yok, biliyorum;

Yok, benim de yok ama...

olsun..

yine de ÜLKE PUANI'mı

yatırıyorum ben ona!

- Şinasi Nahit de bu şiire bir uyarlama yazmamış mıydı?

- Evet, evet.. 1986 yılında, yeni Polis Vazife ve Salahiyetleri Yasası'nı öğrendiğinde Sere Serpe şiirime bir mısra eklemişti..

Uzanıp yatıvermiş, sere serpe;

Entarisi sıyrılmış, hafiften;

Kolunu kaldırmış, koltuğu görünüyor;

Bir eliyle de göğsünü tutmuş.

İçinde kötülüğü yok, biliyorum;

Yok, benim de yok ama...

Olmaz ki!

Böyle de yatılmaz ki!

 

Yürü karakola!..

- O da oynamış işte şiirinle..

- İyi de en azından benim öyle yazacağımı söylemiyor Şinasi.. Ama baksana Metin Üstündağ ne demiş:

Ben Orhan Veli

"Yazık oldu Süleyman Efendi'ye"

Mısra-ı meşhurunun mübdii...

bir kot pantolon

markası değil ki..

kim anlayacak şimdi

bu son dizeyi!

- Evinde hiç mi sözlük yokmuş bu çocuğun allah aşkına?

- Bak sen de hak veriyorsun artık..

- Yok canım, Edip Cansever bile yapmadı mı böyle şeyleri?

- Neden bahsediyorsun?

- Hatırlamıyor musun Edip'in şiirini?

Odamın penceresi yok -daha iyi-

Kendime bakıyorum ben de

Kendimden sarkmış kollarıma

Kendimden damıtılmış gözlerime

-Bakmıyorum, duyuyorum onları sadece-

Böylesi iyi, çok iyi

- İyi de o sadece benim İçerde şiirime karşı yazılmış birşey..

- Gençtir Orhan'cığım, üstüne gitmemek gerek..

- Pekala Oktay, yarın senin şiirlerine de birşeyler yazarsa ne olacak? Bak Pablo Neruda'ya yazmış örneğin..

- Ver bakıyım şu kitabı!!..

- Ha ha haaaa..

- Gülme bir dakka Orhan..

- Melih'e de haber vermeliyiz..

- Şuna bak Orhan, Gün Olur şiirini ne hale getirmiş:

Gün olur, alır başımı giderim,

Denizden yeni çıkmış ağların kokusunda

şu ada senin

bu KOLİ BASİLİ benim

ZEHİRLİ VARİLLERin

peşi sıra!

- Benim böyle söyleyeceğimi nereden çıkarıyor bu çocuk acaba? Hadi, Cahit Sıtkı demişti, Gün Olur Ki şiirinde:

Gün olur ki ne gökyüzü para eder,

Ne deniz kenarı, ne bağlar bahçeler.

Gün olur ki ne kız ne rakı ne şiir,

Hiçbir şey insanı sarsmaz, kandıramaz;

Her çeşmeden boş döner elindeki tas.

Gün olur ki çıldırmak işten değildir.

- Ama o Cahit.. Yaprak'ta da şiirlerini yayımlamıştık biz O'nun..

- Hatta Nazım Hikmet için yazdığı Bir Şey şiirini biz yayımlamıştık, unutulmazlar arasında o da..

- Melih'i arayalım hemen..

- Biraz önce aradım, cep telefonu kapalıydı..

- E-mail yaz o zaman..

- Tamam ben yazarım..

MELİH'E E-MAILLER

I

Kış kıyamet..

Macar İnternet Kafe'den yolluyorum

İlk e-mailimi.

Melih'ciğim

Bu gece sana

Bütün chat'çilerin selamı

Bir de önerileri var:

Bu geceden sonra

Şiiri, şiirini, şiirimi

Met Üst'ten kolla.

 

II

Şu anda dışarıda yağmur yağıyor

Ve bulutlar geçiyor aynadan

Ve bugünlerde Oktay'la ben

Aynı çocuğa kızıyoruz.

- Benden de şunu ekle:

Şu Orhan Veli'lemeler

Kitap değil rezalet

Rezalet rezalet rezalet

HÜRRİYET EŞİTLİK ADALET

M. Şeref Özsoy


ANA SAYFA