Kürsüsünün yüksek duruşu
nedendi? Ürksün diye mi
bir sınıf dolusu kara önlüklü çocuk
ondan çekinmezdik, örtük kapıdan
duvargeçen gibi sessiz girerdi
usulca yürürdü kürsü susardı
ufalırdı. Genişçe solurduk biz kızlar
düz ve kumral dökülürdü yüzüne saçları
ve yüzü solgun bir azizenin yüzüydü
maskeydi kimileri için değişmezdi
bilen bir ben miydim
keyifli ya da kederli
ağır mı duyardı? Yoksa dünyanın
sözleri onu yaralamasındı.
kapanır mıydı
ince bedenini eski eprimiş
önlüğüyle gizlerdi
Balzac, Dostoyevski, Kafka
evinden taşırdı Silone
yüksek duvarlarla çevirili taş avluda
güneşe uzanmış kediler gibi
keyifle dünyayı seyrana çıkardım.
Ekmek ve Şaraptı Karamazoflardı
belki Vadideki Zambak
ve düşlerim artardı
kimdi küçük çaresiz bir kızı
böyle güneşle dolduran
Rakı şişesinde balık mıydı
söylentiler. Onlar insanlardı
akşamları nasıldı bilmek isterdim
sanki gündüzü kaplayan gecelerdi
ders biter. O uzun leylek bacaklı
"bir garip Orhan Veli"
eski pardesüsü, yakası kalkık
gelir, alır giderdi
O'nu belki bu yüzden suçladım