* iletişim..>>

 

* neden ORHAN VELİ?>>

* neden ŞİİR EVİ?>>

* etkinlikler>>

* ulaşım>>

* ORHAN VELİ sergisi>> * şiir yaprağı sonuçları>>

* düzenSİZ YAPRAK>>

* bağlantılar..>>

KANIK'sadığım biri

ORHAN VELİ

Yazan: M. Şeref Özsoy

JUST FOR THE HELL OF IT

111 Poems by ORHAN VELİ

Translated by

Talat Sait Halman

ORHAN VELİ KANIK

Fremdarting

übersetzt von

Yüksel Pazarkaya

ORHAN VELİ'nin

çevirdiği şiirler

Haz: TUNÇER BAYKAŞ

sizden gelen anekdotlar..

(Haluk Oral Koleksiyonundan)

"1946 yılında Akşam Gazetesi'nde çalışıyordum. Henüz 17-18 yaşlarındaydım. Akşam o zamanların en güçlü gazetelerinden biriydi. Baş yazarı Necmeddin Sadak fıkra yazarları Vala Nureddin VA-NU, Cemal Refik ve Şevket Rado idi. Şevket Rado Akşam'ın dışında Yapı ve Kredi Bankası'nın yayınladığı Hayat ve Aile dergilerinin de başındaydı. Orhan Veli gazeteye sık sık gelir Rado'ya Aile dergisi için yazılar verirdi. Yine böyle bir gün habersiz ziyaretine gidince Şevket Beyin yazısının bitmediğini görmüş ve "Ben yan odada beklerim" demiş. Yan oda da bizim oda. Geldi masamın karşısına oturdu. Ben de gençlik işte, oturmuşken bir portresini yapmak istedim ve izin alarak çizdim. İyi ki çizmişim." Semih Balcıoğlu

Gönderen: Mevlut Yaprak (Edirne)

Sıkı takipçilerimizden Mehmet Koz; Necati Cumalı'nın Yaşamın Diyeti adlı yazısındaki şu anekdotu göndermiş:

Orhan Veli, dostluğumuzun ilerlediği günlerde (1941) "Şiire hangi şairle başladın?" diye sormuştu. "Necip Fazıl" karşılığında "Sen yine iyi yerden başlamışsın," demişti. "Biz Faruk Nafiz'den yola çıktık!"

Yaşlanmaz Şair Çocuk Necati Cumalı'ya Saygı adlı kitapta iki önemli anı daha var.. Ama önce, yukarıdaki yazının devamından bir paragraf daha alalım:

Necip Fazıl'ın uyandırdığı şiir sevgisiyle Yahya Kemal'i, Ahmet Haşim'i, Nazım Hikmet'i buldum. Daha sonra Dranas, Tarancı Dağlarca derken Orhan Veli, Oktay Rifat, Melih Cevdet, Sabahattin Kudret, Külebi'nin elinden tutarak halaya katıldım.

Yankı Dergisi için 7 Mayıs 1984 tarihinde yapılan söyleşideki bir soru ve cevap şöyle:

Y. - Güzel sabahlar için yazdığınız ve bugün keyfi altın yerine geçen bir şiirinizi okur musunuz?

N.C. - "Günaydın", adlı şiirim var. 1940'da yazdığım bu şiir üne ulaşmama katkıda bulundu. Orhan Veli'ye okumuştum ilk kez, çok beğenmişti. Sonra onun anısına ithaf ettim bu şiiri:

Günaydın tavuklar, horozlar

Artık memnunum yaşamaktan

Sabah erken kalktığım zaman

Siz varsınız

Gündüz işim var, arkadaşlarım

Gece yıldızlar var, karım var

Günaydın tavuklar, horozlar!

Diğeri de Tuncer Uçarol'un 1984 yılı Yeditepe Şiir Armağanı'nı kazandıktan sonra yaptığı söyleşiden:

T.U. - Şiirde öyküye yatkın görünüyorsunuz.

N.C. - Bakın, çok doğru bu. Benim şiirlerimde öykü kuruluşu vardır. Bunu bende mesela Orhan Veli daha ilk yıllarımda görmüş, kusur olarak altını çizmişti. Aramızda 1940 - 1941'lerde bu konuda sert bir tartışma da çıkmıştı. Oysa Orhan Veli'nin şiirinde de öyküler vardır. Nedense bana karşı çıktı.

KİTAP BORÇLARI..

Akademi'de resim eğitimi gören Saynur, resmini şiirle besliyordu.. En çok da Orhan Veli'nin şiirlerini seviyordu. Hayranlığının ardında bir de pek dile getiremediği aşk vardı.. "Ah bir tanısam onu" diyebiliyordu sadece.. Kardeşi Adnan Veli lise yıllarından okul arkadaşıymış ama, tanışmamışlar..

Birgün arkadaşları genç bir adamla gelirler Saynur'un yanına.. "Sana Orhan Veli'yi getiremedik ama, bu arkadaş da şair, hem de Orhan Veli'nin çocukluk arkadaşı" derler.. O gün, Saynur'a imzalı bir Orhan Veli kitabı getirme sözü veren Halim Şefik, kısa zamanda Saynur'un kalbini kazanır.. İmzalı kitap yerine de kendi kalbini verir.. Saynur'un nüfus cüzdanına "Güzelson" soyadı 1950 yılında yazılır.. O anı belgeleyen fotoğrafçı da Fikret Otyam'dır..

Orhan Veli ile bir kez Bebek sahilinde karşılaşan Saynur Güzelson, o sırada eline tutuşturulan erguvanı yıllarca saklar..

Berat Günçıkan (Gölgenin Kadınları - YKY 1995)

Diğer kitap borçlusu da Toktamış Ateş'tir.. "Küçük burjuva deyip gene de okuduğumuz Cahit Sıtkı, Ahmet Muhip Dranas, Orhan Veli var" diyen Vedat Türkali, yeni çıkan kitabı Komünist'te Ahmet Ateş ile arasındaki bir iddialaşmayı şöyle anlatıyor;

"Nazi ordularının Moskova önlerinde çakılıp kaldığı günler. Almanların yenileceğini söylememe dikelerek karşı çıktı birden; tartışma başladı aramızda. Nasıl geldiyse, yarışmaya dönüşüp Almanlar, ya da Sovyetler yenilirse 'ne vereceksin'e döküldü söz. On kitap verecekti yenilen ötekine. Biri de 'Garip' olacak dedi Ahmet Ateş, yitirirse vereceği kitaplar için. 'Garip' Orhan Veli'nin o günler yeni çıkmış kitabıydı; biz seviyorduk, onlar için alay konusuydu daha. Babasının vermediği bu kitap borcunu, redd-i mirasta bulunmadıysa, oğlu sayın Kemalist Profesör Toktamış Ateş'ten mi istesem, diye düşünüyorum!!"

Vedat Türkali (Komünist - Gendaş Yayınları 2001)

OTOBİYOGRAFİ
1902'de doğdum
doğduğum şehre dönmedim bir daha
geriye dönmeyi sevmem
üç yaşımda Halep'te paşa torunluğu ettim
on dokuzumda Moskova'da komünist Üniversite öğrenciliği
kırk dokuzumda yine Moskova'da Tseka-Parti konukluğu
                       ve on dördümden beri şairlik ederim

kimi insan otların kimi insan balıkların çeşidini bilir
                                                ben ayrılıkların
kimi insan ezbere sayar yıldızların adını
                                                ben hasretlerin

...

Kanada'dan Tunçer Baykaş soruyor: Nazım Hikmet'in 1961'de yazdığı Otobiyografi şiirindeki "kimi insan" Orhan Veli olabilir mi?

Melih Cevdet Anday'ın 1.12.1951 tarihli Yeditepe'de yazdığı şu satırları göz önünde bulundurursak; "büyük olasılıkla Orhan Veli'dir" diyebiliriz..

"Hafızası çok güçlüdür Orhan Veli'nin. Arkadaşlarının mektep numaraları, telefon numaraları, yolculuk - taşınma - eğlence gibi irili ufaklı olayların tarihleri unutmadığı şeyler arasındadır. Okuldayken yerbilimi kitabının birçok bölümünü ezbere bilirdi. Keyifli anlarında yanındakileri şaşırtıp güldürmek için iki yüz - üç yüz kadar baharat adını, elli - altmış kadar balık adını sayardı."

HESAP LÜTFEN..

Orhan Veli, birgün Nurullah Ataç'a hem kafayı çekecekleri, hem de güzel kadınların olduğu bir yere gitmeyi önermiş. Nurullah Ataç, "böyle bir öneri yaptığına göre Orhan herhalde bir yerden para almış," diye düşünüp "Peki!" demiş.. Orhan Veli de, "önerimi kabul ettiğine göre herhalde parası vardır," diye düşünmüş. İki kafadar gitmişler bir sazlı sözlü yere. Hesap geldiğinde ikisi de şaşkın.. Ceplerindeki para hesabın yarısına bile yetmiyor.. Sonunda bir şekilde halledip çıkmışlar.. Çıkışta onları götüren şoför, Orhan Veli'nin, "Dua edin ki dükkanın sahibi beni tanıdı da bu kötü durumdan kurtulduk" dediğini, Nurullah Ataç'ın buna itiraz ettiğini ve aralarında tartışma çıktığını söylemiş..

Hikayeyi gönderen: Elçin Özcan

Bu hikayeyi Salim Şengil'in kaleminden okumak isteyenler buraya buyursun..>>

 YÜRÜ KARAKOLA..

Şinasi Nahit Berker, Orhan Veli ile ilgili bir anısını anlatıyor:

"Allah gani gani rahmet eylesin, Orhan Veli 'Karşı'yı çıkarmış. Meyhane'de rastlaştık. Ben:

- Uğurlu, kademli olsun, kitabın çıkmış. Alacaktım, ama meteliğim yok. Kitaptan varsa bir tane ver. Bir kadeh de şarap ısmarla.

Orhan, o sevimli gülümseyişi ile güldü:

- Otur bakalım, dedi.

Garson Mustafa'ya da seslendi:

- Mustafa, Şinasi'ye bir bardak şarap!...

Sonra gazetelerin arasından 'Karşı'yı çıkardı. İlk boş sayfasına bir şeyler yazdı:

- Al kitabını, dedi. Aldım, yazdığı yazıyı okudum. Bakın ne yazmış:

'Şinasi Nahit Berker'e, Satış anında kolay yırtılabilmesin için ithafımı bu sayfalara yazdım. 12.XI.1949 Orhan Veli' "

Bu anıdan sonraya Orhan Veli'nin Sere Serpe şiirini yerleştirmenin tam sırasıdır. Sakın, "ne alakası var?" demeyin. 1986 yılında, yeni Polis Vazife ve Salahiyetleri Yasası'nı öğrenen Şinasi Nahit, şiire bir mısra ekler.

Uzanıp yatıvermiş, sere serpe;

Entarisi sıyrılmış, hafiften;

Kolunu kaldırmış, koltuğu görünüyor;

Bir eliyle de göğsünü tutmuş.

İçinde kötülüğü yok, biliyorum;

Yok, benim de yok ama...

Olmaz ki!

yle de yatılmaz ki!

rü karakola!..

MARSHALL YARDIMI..

Rahmi ağabeyim ve daha sonra da küçük kızı Mualla Eyüboğlu (Anhegger), Beyazıt, Soğanağa'da oturuyorlardı. Birgün annemle oraya gittik. Ağabeyim ölmüştü. Mualla'ya Orhan Veli (Kanık) gelmiş. Sohbete daldık. 50'li yılların ilk yarısında idi ve bütün basın bunu göklere çıkarıyordu. Orhan Veli, bermutat, "keyifli" idi. Bana döndü ve "Kardeşim, ben de Amerika'ya bir yardım planı hazırladım... şiiri yardım" dedi. Zavallı, bunu gerçekleştiremeden, bu rastlaşmadan bir hafta on gün sonra aramızdan ayrılacaktı.

Burhan Oğuz

Yaşadıklarım Dinlediklerim Tarihi ve Toplumsal Anılar - Simurg Yayınları - 2000

Ahmet Özbilen iki kitaptan iki alıntı gönderdi..

 

Asaf Halet Çelebi

- Ben herkesin Yahya Kemal gibi yazmasını istemiyorum. Benim gibi yazmasını da istemiyorum. Allah göstermesin.

- Niye Allah göstermesin diyorsunuz?

- Çünkü taklitlerden hoşlanmam. Allah göstermesin, kendi şiirlerimin taklitlerini de görmiye tahammül edemem. Orhan Veli'yi de severim ama, taklitçilerine tahammül etmek güç oluyor.

...

(Semih Güngör,

Suffe Yayınları, Mayıs 1985)

 

 


ANA SAYFA